14 Nisan 2023 Cuma

STEVEN SPIELBERG’İN YARI OTOBİYOGRAFİK DRAM FİLMİ “THE FABELMANS”

 

HÜZÜNLÜ KAPILAR

Oscar ödüllü Steven Spielberg’in otobiyografik unsurlar taşıyan dramatik filmi The Fabelmans, usta yönetmenin çocukluğundan izler taşıyor ve duygusal bir yolculuğa doğru hüzünlü kapıları aralıyor. Universal Pictures, Amblin Entertainment, Amblin Partners, Reliance Entertainment yapımı film, dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Spielberg’in Yapay Zeka‘dan (2001) sonraki ilk senaryo çalışması olma özelliğini taşıyor ve uzun yıllardır birlikte çalıştığı Amerikalı besteci John Williams’la The Post‘tan (2017) bu yana yaptığı ilk işbirliği. Steven Spielberg, çocukluğunda yaşadığı olayların, filmdeki sahnelerle birebir aynısını yaratmasına karar verdi ve Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Janusz Kaminski ile çalışarak, kamera açılarında bunların olabildiğince doğru şekilde tasvir edilmesini sağladı. Çekimler sırasında oyuncular, Spielberg’in ailesinin geçmişinden yerli filmlere, fotoğraflara ve hatıralara erişim sağladılar ve bunların neye benzediklerini ve onların kurgulanmış versiyonlarını ekranda nasıl canlandıracaklarını ve kendilerini nasıl canlı hissettireceklerini öğrendiler. Samuel Fabelman karakteri kurgulanmış bir Steven Spielberg‘dir. Adını, isminin orijinal İbranice biçimi olan Shmuel Spielberg‘e sahip olan Spielberg’in büyükbabasından almıştır. Öncelikli olarak Spielberg’in hayatı ve bir film yapımcısı olarak kim olduğu hakkında açıklayıcı temalara değinen The Fabelmans, yönetmenin yedi yaşından on sekiz yaşına kadar olan hayatını anlatıyor ve ailesi, ebeveynleri, kız kardeşleriyle olan bilinmeyenlere de aydınlık getiriyor.

SPIELBERG’İN GÖRSEL İMZASI

Öte yandan, okulda zorbalığa uğrayan ve arkadaşları arasında ayrımcılığa maruz kalan Sammy Fabelman üzerinden, filmin alt metnindeki Anti-semitik yani ırk ayrımcılığı meselesine değinildiğini görüyoruz. Ebeveyn Problemi ve Kuşak Çatışması meseleleri, Spielberg sinemasının temel taşlarındandır. Baba otoritesinin çıkmaza girmesi ve yeniden tesis edilmesi tüm Steven Spielberg filmlerinde işlenir. Filmlerinde önemli bir yer tutan bu sosyolojik oluşumların temelinin ise, The Fabelmans’i izlerken geçmişte atıldığını ve derin izler bıraktığını görmekteyiz. Neo-Freudyen bir ekol olan “Ego Psikolojinin” temsilcisi olan, Amerikan Psikanaliz Enstitüsü‘nün de kurucularından Alman kökenli Amerikalı psikanalist Karen Horney“Çağımızın Nevrotik Kişiliği” adlı kitabında nevrotik bireyi modern kültürün “üvey evladı” olarak tanımlar ve nevrozların temelinde yatan kaygının sosyolojik ilişkilere dayandığını ve insanın iç dünyasına hakim olan çatışmalardan doğduğunu ortaya koyar. Horney kitabında; “Genel bir kültürdeki bireylerin çoğunluğunun benzer sorunlarla karşılaşıyor olması, bu sorunların bu kültürde var olan belirli yaşam koşulları tarafından yaratıldığı sonucunu akla getirir. Başka kültürdeki motive edici güçler ve çatışmaların bizimkilerden farklı olması, bunların ortak ‘insan doğası’ sorunlarını temsil ediyor olduğunu destekliyor gibidir.” diyerek bu temel benzerliklerin aslında dönemimiz ve kültürümüzdeki zorluklardan kaynaklandığını belirterek kültürümüzdeki zorlukların ruhsal çatışmalardan kaynaklandığını aktarır. Bir diğer önemli detay ise, Spielberg sinematografisinin olmazsa olmazı beyaz ışık hüzmesi. Retrospektif bir okuma yapıldığında, çoğu sahnede natüralist bir etki yaratmak için kullanılan bu arka plan aydınlatması, Spielberg’in görsel stilinin bir imzası olarak nitelendirilir ve “Tanrı Işığı” adıyla anılır. Böylece bu görselin Spielberg’in sinematik evreninde sembolik bir anlamı olduğu ortaya çıkıyor. Analitik psikolojinin kurucusu ve derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi olan İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung, sembollerin insanın bilinçdışıyla ilişkisini araştırdığı önemli çalışması İnsan ve Sembolleri adlı kitabında, tarih boyunca bilincin büyük kılavuzu olan sembollerin Psikanalitik yorumlamasını yapar. Jung kitabındaki ‘Görsel Sanatlarda Sembolizm’ adlı bölümünde; “Sembol oluşturma yeteneği olan bilinçdşı bir biçimde nesneleri ve formları (onlara büyük önem bahşederek) sembollere dönüştürür; onlara hem dininde hem de görsel sanatlarında ifade verir.” diyerek tarih öncesi çağlara kadar giden iç içe geçmiş sembollerin imgesel tasvirini betimler. Böylece Spielberg’in de sinematografisindeki arka plan ışığının bilinçdışıyla ilişkisi ve simgesel anlamı, Jung’un yorumlamasıyla birlikte açıklık kazanmaktadır.

ZARAFETİN RENGİ “BEYAZ”

Spielberg sinemasındaki bir diğer önemli detay ise, renk paletinde beyazın görsel açıdan mühim bir yere sahip olması. Avrupa göstergebiliminin (semiyotik) kurucularından ve XX. yüzyılın düşünce ve yazı ustası Fransız filozof Roland Barthes, yapısalcılık, göstergebilim, sosyal teori, tasarım teorisi, antropoloji ve post-yapısalcılık dahil olmak üzere, teori okullarının gelişimini etkilemiştir. Yirminci yüzyılın dilbiliminin ‘babası’ olarak anılan İsviçreli filozof Ferdinand de Saussure ile Amerikalı pragmatist filozof Charles Sanders Peirce‘in temelini attığı göstergebilimin sınırlarının gelişmesini sağlayarak, semiyolojinin temel ilke ve kavramlarını ortaya koymuş ve metin kuramının gelişmesini sağlamıştır. Büyük Fransız denemeci ve eleştirmen Barthes ‘Göstergebilimsel Serüven’ adlı yapıtında, beyaz rengin lüksle ve kadınlıkla (dişilikle) ilgili belli bir düşünceyi aktardığını belirtir. The Fabelmans’taki görsel atmosferde diğer renkler arasından sıyrılan beyaz rengin, göstergebilimsel olarak çözümlendiğinde hikayedeki anlamı bu şekilde ortaya çıkıyor ve rengin imgesel özelliği de açıklık kazanıyor.

 FİLMİN KONUSU

Film, II. Dünya Savaşı sonrası Arizona’da mütevazı bir ailede büyüyen büyüyen genç Sammy Fabelman’ın, ergenlik çağına geldiğinde film yapımcısı olmayı arzulaması ve sinemanın büyüsüyle aile içerisinde yaşanan gelgitlerin üstesinden gelmeye çalışmasını konu ediniyor.

Oyuncu kadrosunda; Michelle Williams, Gabriel LaBelle, Paul Dano, Seth Rogen, Judd Hirsch, Mateo Zoryan, Keeley Karsten, Alina Brace, Robin Bartlett, Sam Rechner, Oakes Fegley, Chloe East, Isabelle Kusman, Chandler Lovelle ve David Lynch yer alıyor.

DETAYLAR

-Steven Spielberg’in gerçek hayattaki annesi Leah, oyuncu Seth Rogen’in karakterinin dayandığı kişi olan Bernie Adler ile evlendi. Leah Adler olarak öldü.

-David Lynch, sahneyi çekmeden bir hafta önce John Ford kostümünün kendisine verilmesini istedi.

-Oyuncu Paul Dano, (Arnold Spielberg’i temsil eden) Burt Fabelman rolüne hazırlanmak için, bir radyo seti sipariş etti ve gerçek hayattaki Arnold Spielberg’in elektronik aletlerle çalıştığındaki hissiyatı yaratmak için radyo seti üzerinde çalıştı.

-Oyuncu Seth Rogen, gazetecilere Steven Spielberg’in yapım sırasında sette sık sık duygusallaştığını söyledi.

-Filmde kullanılan 8 mm ve 16 mm kamera donanımlarının içlerinde gerçek film vardı ve oyuncu Gabriel LaBelle’e kameraların nasıl kullanılacağı öğretildi.

-Oyuncu Michelle Williams’ın Mitzi Fabelman kostümlerinin bir parçası olarak taktığı mücevherler, Steven Spielberg’in annesi Leah Adler’e aitti.

-Sam Fabelman karakterinin son çekimi, (filmde John Ford’un tavsiyesi ettiği gibi) ufkun çerçevenin ortasında olmasıyla başlar, ardından kamera, daha ilginç görünmesi için ufuk çerçevenin alt kısmında olacak şekilde düşük açılı bir çekime geçer.

THE FABELMANS

Çekimleri Arizona, Kaliforniya-Los Angeles ve Malibu Plajı’nda gerçekleşen The Fabelmans, izleyiciyi duygusal bir Spielberg evrenine doğru dramatik bir yolculuğa çıkarıyor.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

Kaynakça

Karen Horney, Çağımızın Nevrotik Kişiliği, çev. Başak Kıcır, İstanbul: Sel Yayıncılık, 2021

Carl Gustav Jung, İnsan ve Sembolleri, çev. Hatice Mukaddes İlgün, İstanbul: Kabalcı Yayıncılık, 2015

Roland Barthes, Göstergebilimsel Serüven, çev. Mehmet Rifat-Sema Rifat, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder