31 Mayıs 2021 Pazartesi

MODANIN KALBİNE SOFİSTİKE BİR YOLCULUK “CRUELLA”

 



BİR MODA İKONU BARONES CRUELLA

İngiliz çocuk kitapları yazarı Dodie Smith’in, 101 Dalmaçyalı (The Hundred and One Dalmatians) adlı kitabından live-action olarak uyarlanan 200 milyon dolarlık dev bütçeli Cruella, Disney Plus’ta yayına girdi. Başrolünü Oscar, BAFTA ve Altın Küre ödüllerini kazanan yıldız oyuncu Emma Stone’un üstlendiği filmde, yardımcı oyuncu rolünü ise İki kez Oscar ödülü kazanan usta oyuncu Emma Thompson canlandırıyor. Bir orijin öyküsü olan film, izleyiciyi Disney evreninin ikonik kötü karakterlerinden birisi olan Cruella’nın geçmişine doğru tarihsel bir yolculuğa çıkartıyor. 1970'lerin Londra'sında geçen hikayesi, geleneksel kalıpları yıkan bir anti-moda tarzı olan Punk Kültürünün yani Punk-Rock akımının ortasında geçiyor. İki Oscar ödüllü İngiliz kostüm tasarımcısı Jenny Beavan’ın, 277 farklı göz kamaştırıcı kıyafet tasarladığı filmde, Emma Stone 47 ve Emma Thompson ise 33 değişik giysiyle boy gösteriyor. Lüks, zarafet, ihtişam ve cazibenin hüküm sürdüğü, olağanüstü bir moda dünyasına ve büyüleyici bir Disney evrenine doğru eğlenceli seyahate hazır olun.




FİLMİN KONUSU

Disney evreninin en kötü şöhretli ve aynı zamanda moda tutkunu karakteri Cruella de Vil’in, asi gençlik zamanlarını konu alan filmde, 1970’lerin Londra’sındaki genç dolandırıcı Estella’nın, kötü tarafı Cruella’yı nasıl kabullendiğini ve kaba, intikam peşinde koşan bir çılgın haline geldiği anlatılıyor.

Yönetmen koltuğunda Craig Gillespie’nin oturduğu filmin oyuncu kadrosunda; Emma Stone, Emma Thompson, Joel Fry, Paul Walter Hauser, Emily Beecham, Kirby Howell-Baptiste, Mark Strong, Tipper Seifert Cleveland, Kayvan Novak, John McCrea, Jamie Demetriou, Niamh Lynch, Andrew Leung, Ed Birch, Dylan Lowe, Paul Bazely, Abraham Popoola, Leo Bill, Ninette Finch ve Sarah Crowden bulunuyor.




STİL SAVAŞLARI BAŞLIYOR

Ailecek gülerek izleyebileceğiniz komedi ve suç türündeki Cruella’da; çocukluğunda Charles Dickensvari yetimler dünyasında hırsızlarla köhne bir yaşam sürerek büyüyen Estella’nın, trajikomik ve bir o kadar eğlenceli öyküsüne tanık olacaksınız. Işıltılı moda dünyasının, sihirli Disney evreniyle birleştiği bu büyülü atmosferi kesinlikle kaçırmayın.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


27 Mayıs 2021 Perşembe

LAS VEGAS’TA BİR ZOMBİ İSTİLASI “ARMY OF THE DEAD”

 




ÖLÜLER ORDUSU

Watchmen, 300 Spartalı, Batman ve Superman: Adaletin Şafağı ve Justice League gibi filmlerin usta yönetmeni Zack Snyder, bu defa bizleri kıyamet sonrası zombilerle dolu bir Las Vegas’a doğru yolculuğa çıkartıyor. 90 milyon dolarlık bütçesiyle Netflix platformuna hızlı bir giriş yapan Army Of The Dead, bir grup paralı askerin zombi salgını sırasındaki kumarhane soygununu konu alıyor. Başrolünü 2015 yapımı James Bond filmi Spectre, Guardians of the Galaxy ve Avengers serisi gibi filmlerle yıldızı parlayan oyuncu Dave Bautista üstleniyor. Army of the Dead’de, çeşitli blockbuster filmlere, Antik Mısır ve mitolojiye yapılan doğrudan göndermeler yer alıyor. Şöyle ki; Las Vegas’ta zombilerin sığınak olarak kullandığı Olympos oteli, aslında Yunan Mitolojisi’nde tanrıların oturduğu kabul edilen dağın adıdır. Ayrıca zombilerin lideri Zeus’un ismi, Yunan mitolojisinde tanrıların babası olarak anılan yıldırımların efendisi Zeus’tan gelmektedir. Helikopter sekansında görülen Luxor oteli ise; Mısır’ın en güçlü tanrısı Amon-Ra’nın şehri olarak bilinen, çok sayıda tapınak, tarihi yapı ve firavun mezara ev sahipliği yapan ünlü Luksor şehrine yapılan bir göndermedir. Filmin başında Zeus karakterinin taşındığı askeri kargo, askerler tarafından Ra’nın asası olarak bahsediliyor. Post- Apokaliptik yani kıyamet sonrası bilim kurgusu türündeki yapım; fantastik, korku ve aksiyon severlerin beğenebileceği bir zombi filmi. Ancak 148 dakikalık uzun bir süreye sahip olduğunu söylemekte de fayda var.





FİLMİN KONUSU

Bir grup paralı asker, Las Vegas’a benzeri görülmemiş büyüklükte bir soygun gerçekleştirecektir. Ancak Las Vegas, zombiler tarafından istila edilmiş ve karantina altına alınmıştır. Ekip karantina bölgesine girerek hayatlarındaki en büyük kumarı oynayacaktır.

Zack Snyder’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmin senaryosu Shay Hatten ve Joby Harold’a ait. Filmin oyuncu kadrosunda; Dave Bautista, Ella Purnell, Omari Hardwick, Ana de la Reguera, Theo Rossi, Matthias Schweighöfer, Nora Arnezeder, Hiroyuki Sanada, Garret Dillahunt ve Tig Notaro bulunuyor.




KAMERA ARKASI

-Yönetmen Zack Snyder, film için kendi storyboard'larını çizdi.

-Helikopteri ilk gördüğünde Marianne Peters karakteri, "Bu bir hurda!" diye haykırıyor. Bu söz, Star Wars: Episode IV - A New Hope (1977) filminde Luke Skywalker'a yapılan bir atıftır.

- Askerlerin, Zeus karakteri ile ilk karşılaştığı filmin açılış sahnesinin çekimi beş hafta sürdü.





ZOMBİ KIYAMETİ

1981 yapımı Kurt Adam Londra'da (An American Werewolf in London), Yıldız Savaşları (Star Wars) ve Indiana Jones gibi klasiklere göndermelerin yer aldığı Army of the Dead, zombi salgını sırasında geçen aksiyon odaklı bir soygun filmi. Aksiyon ve korku severlerin beğenisine sunulan Netflix orijinal filmi, özellikle “Zombie Apocalypse” yani Zombi Kıyameti türü hayranları için farklı bakış açısına sahip güzel bir örnek.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


YÜKSEK DOZAJDA AKSİYON “TOM CLANCY’S WITHOUT REMORSE”

 



TOM CLANCY’DEN PİŞMAN OLMADAN

Soğuk Savaş Dönemi ve sonrası yazdığı askeri, siyasi, casus ve polisiye türündeki romanlarıyla popüler olan Amerikalı yazar Tom Clancy’nin aynı adlı eserinden uyarlanan film, Amazon Prime Video’da yayınlandı. Uluslararası çok satan yazarın, Gölge Casus Jack Ryan roman serisi ve Kızıl Ekim (The Hunt for Red October) gibi kitapları New York Times Best Seller listesinde bir numaraya yükselmiş ve beyazperdeye uyarlanmıştır. CIA ve NAVY SEAL-ABD Donanması Özel Kuvvetleri eşliğinde gizli bir rehine kurtarma operasyonunu konu alan yapımda, izleyici ABD ile Rusya arasında savaş çıkmasına neden olabilecek uluslararası düzeyde bir komplonun içerisine sürükleniyor. Acımasız suikastçıların bu ölümcül savaşta yer aldığı, saf aksiyon ve yüksek dozajda gerilim yüklü bir yapım olan Tom Clancy’s Without Remorse, sizleri casusluk dünyasının derinliklerine götürecek olan heyecan dolu bir macera filmi.



FİLMİN KONUSU

ABD donanmasında görev yapan John Kelly, CIA subayı Robert Ritter’ın önderliğinde Suriye’ye gizli bir rehine kurtarma operasyonuna katılır. Ancak yapılan operasyonun Rus devletiyle ilgili olduğunu öğrenince işler değişir ve John kendisini bir anda uluslararası düzeyde bir komplonun içerisinde bulur.

Yönetmen koltuğunda, 2015 yapımı Suburra ve 2018 tarihli Sicario: Day of the Soldado gibi popüler filmlerin yönetmenliğini yapan İtalyan film yapımcısı Stefano Sollima oturuyor. Filmin oyuncuları arasında; Michael B. Jordan, Jodie Turner-Smith, Jamie Bell, Guy Pearce, Lauren London, Jacob Scipio, Todd Lasance, Jack Kesy ve Lucy Russell yer alıyor.



BİR İNTİKAM ÇEMBERİ

Amazon Prime’ın orijinal yapımı olan Tom Clancy’s Without Remorse, büyük beklentiye girmeden izlendiğinde sizlere keyif verecek olan güzel bir macera ve aksiyon filmi. Her ne kadar aksiyon filmlerinin klişeleşmiş kovalamaca ve kurtarma temaları işlense de, kahramanın intikam çemberinden kurtulma hikâyesi ve göz alıcı görsel atmosferi bakımından kesinlikle izlemeye değer bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

 

 

 


20 Mayıs 2021 Perşembe

AGORAFOBİK BİR GERİLİM FİLMİ “THE WOMAN IN THE WINDOW”

 



PENCEREDEKİ KADIN

A. J. Finn mahlas adını kullanan Amerikalı yazar Daniel Mallory’nin, New York Times En Çok Satanlar Listesi’nde bir numaraya çıkan aynı adlı romanından uyarlanan Penceredeki Kadın/ The Woman in the Window, Netflix platformundaki yerini aldı. Akademi Ödülü’ne altı defa aday gösterilen Amerikalı aktris Amy Adams’ın muhteşem bir başrol performansı gösterdiği filmde, Oscar Ödüllü Julianne Moore’un yanı sıra BAFTA ve Oscar Ödülü sahibi usta aktör Gary Oldman yer alıyor. Psikolojik gerilim türüne güzel bir örnek sunan yapımda, Agorafobi (alan korkusu) adlı bir çeşit anksiyete bozukluğundan muzdarip olan bir kadının, yalnız yaşadığı New York’taki evinde başına gelen sıra dışı ve bir o kadar gerilim dolu öyküsü anlatılıyor. Ayrıca bir tek mekan filmi olan The Woman in the Window; sinema tarihinin efsane yönetmenlerinden Alfred Hitchcock’un, 1954 yapımı Arka Pencere/Rear Window adlı klasik filmiyle benzer olay örgüleri paylaşıyor ve çok sayıda atıf içeriyor. Bu anlamda Rear Window filminin modernize bir uyarlaması diyebiliriz.



FİLMİN KONUSU

New York’ta yalnız yaşayan psikolog kadın Anna Fox, agorafobi hastalığı nedeniyle tüm zamanını evden hiç dışarı çıkmadan komşularını gözetleyerek geçirir. Ancak sokağın karşısına taşınan yeni komşusu Russell ailesi, tüm yaşamını derinden etkileyecektir.

Yönetmen koltuğunda İngiliz film yapımcısı Joe Wright’ın oturduğu filmin oyuncu kadrosunda; Amy Adams, Gary Oldman, Julianne Moore, Anthony Mackie, Jennifer Jason Leigh, Wyatt Russell, Brian Tyree Henry, Fred Hechinger ve Jeanine Serralles yer alıyor.



TEK MEKANDA KORKU

Amerikalı film yapımcısı Daniel John Caruso’nun yönettiği 2007 yapımı Şüphe/Disturbia filminin izinden giden Penceredeki Kadın’da, ana karakterin geçmişte başına gelen trajik bir olaydan kaynaklı yaşadığı hezeyanlar ve depresif bunalımlar, Amy Adams tarafından mükemmel bir oyunculukla izleyiciye yansıtılıyor. Film süresince; 1944 yapımı Kanlı Gölge (Laura), 1945 tarihli Öldüren Hatıralar (Spellbound) ve 1947 yapımı Karanlık geçit (Dark Passage) gibi sinema tarihinin klasik film-noir yapımlarına görseller eşliğinde atıflar yapılıyor. Bu durum Penceredeki Kadın filmine derinlik kazandırmasının yanı sıra, izleyiciye nostaljik bir imgeler gezintisi yaşatıyor. Yüksek dozda gerilim ve gizem yüklü Netflix yapımını kesinlikle kaçırmayın.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


16 Mayıs 2021 Pazar

YÜKSEK DOZAJDA KLOSTROFOBİK BİR ADRENALİN “”OXYGEN”

 



TEK MEKAN GERİLİMİ

The Hills Have Eyes, Crawl, Pirana 3D ve Horns gibi filmleriyle korku-gerilim türüne yeni bir bakış açısı kazandıran Fransız yönetmen Alexandre Aja, bu defa karşımıza bir tek mekan gerilimi olan Oksijen (Oxygen) filmiyle çıkıyor. Netflix’te yayınlanan filmin başrolünü, adını Quentin Tarantino’nun 2009 yılında çektiği Soysuzlar Çetesi (Inglourious Basterds) filmindeki Shosanna Dreyfus karakteriyle duyuran Fransız aktris Mélanie Laurent üstleniyor. Her anında gerilimin tavan yaptığı Oxygen, hafızasını kaybetmiş şekilde oksijeni tükenen bir kapsülde uyanan genç kadının yaşadığı sıra dışı ve bir o kadar korkunç macerayı konu alıyor. Senaryosunu Christie LeBlanc’ın kaleme aldığı film, her anında sizi soluksuz bırakacak ve koltuğunuza çivileyecek olan tansiyonu yüksek bir bilim kurgu yapımı.



FİLMİN KONUSU

Oksijeni tükenmekte olan Kriyojenik bir kapsülde uyanan Elizabeth 'Liz' Hansen, hafızasını kaybetmiş bir şekilde yaşananlara anlam vermeye çalışmaktadır. Hızla tükenmekte olan havası bitmeden önce bir çıkış yolu bulmalı ve bu kabus dolu olaydan bir an önce kurtulmalıdır.

Filmin oyuncuları arasında; Mélanie Laurent, Mathieu Amalric, Malik Zidi, Laura Boujenah, Eric Herson-Macarel, Anie Balestra ve Marc Saez yer alıyor.



PSİKOLOJİK BİR GERİLİM ATMOSFERİ

Filmin ilerledikçe katman katman açılan psikolojik-gerilim türündeki hikayesi, bilim kurgu ve fantastik atmosferiyle harmanlanan klostrofobik bir panik öyküsüne dönüşüyor. Tek mekan filmlerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Oxygen, sizleri halüsinatif korku dalgasının içerisine çekecek bir Netflix yapımı.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


12 Mayıs 2021 Çarşamba

KADİM SÜPER KAHRAMANLAR “JUPITER’S LEGACY”

 



JÜPİTER’İN MİRASI

İskoç çizgi roman sanatçıları Mark Millar ve Frank Quitely’nin aynı adlı çizgi roman serisinden uyarlanan Jüpiter’in Mirası (Jupiter’s Legacy), Netflix orijinal yapımı olarak platformdaki yerini aldı. Başta sıradan bir süper kahraman dizisi algısı yaratsa da, aslında bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Ana hikaye ve flashback olmak üzere iki koldan yürüyen hikaye anlatımında, sinematografik anlamda kullandığı mükemmel çerçeve oranı ve yarattığı görsel atmosfer izleyicinin özellikle derinden etkiliyor. Ayrıca izleyiciyi Amerikan tarihinde geçmişe doğru nostaljik bir zaman yolculuğuna çıkarttığı flashback kısımlarında önemli tarihsel dokunuşlar yapıyor. Şöyle ki; başta izleyiciyi Sanayi Devrimi’yle büyük bir ekonomik güce ulaşmış olan Amerika’ya yolculuk yaptırdıktan sonra, devamında gelen bölümlerde Kuzey Amerika ve Avrupa’yı derinden etkileyen ve dünyanın geri kalanında da yarattığı ekonomik bunalım nedeniyle yıkıcı etkileri olan Büyük Buhran (The Great Depression) dönemine sürüklüyor. Sonrasında kapitalist sistem içerisine kapılan Amerikan gençliğinin yaşadığı yozlaşma ve yıkım, karakterler üzerinden ele alınıyor. Hikayeyi işleyişi bakımından Jupiter’s Legacy dizisi; İngiliz çizgi roman yazarı Alan Moore ve sanatçı Dave Gibbons‘ın, ABD tarihine postmodern bir bakışla farklı türde bir anlatı evreni oluşturduğu 1986 tarihli grafik roman Watchmen'in izinden gittiği aşikar. Her ne kadar Watchmen kadar güçlü bir alt yapıda olmasa da; süper karakterler üzerinden sorgulanan insani değer yargıları, kahraman miti ve sosyo-psikolojik tespitlerin bulunduğu destansı anlatımıyla Jüpiter’in Mirası son dönemin başarılı bilim kurgu uyarlamalarından birisi olarak yerini alıyor.



DİZİNİN KONUSU

Dünyanın en güçlü süper kahramanlarının ilk nesli, dünyayı koruma görevini çocuklarına teslim eder. Acaba yeni nesil genç süper kahramanlar, kötülüklerin dünyaya saldırıya geçtiği dönemde insanlığı koruyabilecek midir?

Amerikalı senarist ve film yapımcısı Steven S. DeKnight’ın yaratıcılığını üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda; Josh Duhamel, Ben Daniels, Leslie Bibb, Andrew Horton, Elena Kampouris, Mike Wade, Matt Lanter, Richard Blackburn, David Julian Hirsh, Tyler Mane, Meg Steedle, Ian Quinlan, Tenika Davis ve Gracie Dzienny yer



DESTANSI BİR SÜPER KAHRAMAN DİZİSİ

Netflix’in orijinal yapımı olan Jupiter’s Legacy dizisi, alt metnindeki siyaset felsefesi, kuşak çatışması ve tarihsel anlatı bakımından yetişkin seyirci kitlesine hitap ettiğini söylemekte fayda var. Ancak fantastik, aksiyon ve bilim kurgu türü seven gençlerin de beğeniyle izleyeceği bir macera yapımı.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

 

10 Mayıs 2021 Pazartesi

SÜPER ASKER ÇAĞI BAŞLIYOR “THE FALCON AND THE WINTER SOLDIER”

 





YENİ NESİL KAPTAN AMERİKA

150 milyon dolarlık bütçeyle çekilen aksiyon ve macera türündeki “The Falcon and the Winter Soldier” dizisi, Disney Plus platformunda yayına girdi. Dizi, 2019 yılında vizyona giren “Avengers: Endgame” filmindeki olayların sonrasında yaşananları konu alıyor. Şahin/Falcon lakabıyla anılan Sam Wilson ve Kış Askeri/Winter Soldier olarak bilinen Bucky Barnes karakterlerinin hikayesine odaklanan yapımda, kahramanlarımız bu defa Karli Morgenthau liderliğindeki terörist bir gruba karşı mücadele ediyor. Aynı zamanda hikayenin merkezinde, Steve Rogers’tan sonra sıradaki kalkanı sahiplenecek ve insanlığı umuda taşıyacak Kaptan America’nın kim olacağı sorusu etrafında dönüyor. Bu anlamda Marvel sinematik evrenine eklenen yeni karakterle tanışıyoruz. Onlardan birisi de yeni Kaptan Amerika olarak lanse edilen Super-Patriot lakaplı John Walker. Sergilediği muhteşem performansıyla bu karaktere hayat veren oyuncu ise Wyatt Russel, ünlü oyuncular Kurt Russell ve Goldie Hawn’ın oğlu. Ayrıca başarılı Alman aktör Daniel Brühl’ün canlandırdığı Baron Zemo karakteri ise süper kahraman evrenine eklenen bir diğer isim olarak yerini alıyor. Bilim kurgu, dram ve macera türündeki The Falcon and the Winter Soldier dizisi, seriyi takip eden Marvel evreni hayranlarının ve genç izleyici kitlesinin beğeneceği bir yapım.




DİZİNİN KONUSU

Kaptan Amerika’dan kalkanı devralan Sam Wilson, Kış Askeri olarak bilinen Bucky Barnes’la bir araya gelir ve dünyaya kötülük salan terörist bir gruba karşı mücadeleye girişir. Bu sırada ortaya çıkan yeni Kaptan Amerika - John Walker, tüm planların değişmesine neden olacaktır.

Amerikalı senarist ve yapımcı Malcolm Spellman’ın yaratıcılığını üstlendiği dizinin oyuncuları arasında; Anthony Mackie, Sebastian Stan, Wyatt Russell, Erin Kellyman, Desmond Chiam, Dani Deetté, Indya Bussey, Danny Ramirez, Adepero Oduye ve Daniel Brühl yer alıyor.




KALKANIN SEMBOLİK ANLAMI

Muhteşem bir görsel şölen sunan dizinin alt metninde, süper kahraman mitinin simgesel anlamı ve ırk ayrımcılığına dair mesajların altı çiziliyor. Öte yandan Kaptan Amerika kalkanının aslında sembolik anlamının “umut” olduğu vurgulanıyor ki, aslında kalkanın üzerinde göstergesel anlamda Amerikan bayrağı simgesi yer alıyor. Bu da insanlığı umuda taşıyacak olanın kalkandan çok ülkeyi sembolize ettiğini gösteriyor ve gerçekte ise bu mesajın verilmek istendiği görülüyor. Macera, aksiyon ve dram türündeki dizi, seriye aşina olanların ve aksiyon severlerin beğeniyle izleyeceği bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


4 Mayıs 2021 Salı

ANTİK MISIR EFSANELERİ VE FİRAVUNUN LANETİ; “PARANORMAL”

 



FİRAVUNUN LANETİ

Netflix’in korku, gerilim ve dram türündeki orijinal dizisi Paranormal, Mısırlı yazar Dr. Ahmed Khaled Tawfik'in dünya çapında 15 milyondan fazla satan roman serisinden uyarlandı. Netflix tarafından yapılan ilk Mısır dizisi olma özelliğini taşıyan yapım, 1960’lı yıllarda doğaüstü olayları araştıran şüpheci bir hematoloji doktorunun hikâyesine odaklanıyor. Her bölümünde farklı bir gizem konusu işlenen Paranormal dizisinde, izleyici Antik Mısır’ın efsaneleri, firavunları ve mitolojik yaratıklarının yer aldığı kurgusal bir evrene doğru soluksuz bir yolculuğa çıkıyor. Ana karakter Dr. Refaat Ismail’in; hayatının merkezine Amerikalı mühendis Edward A. Murphy, Jr.’ın, başarısızlıklar ve hataların sebeplerini inceleyen çeşitli özdeyişlerden oluşan “Murphy Kanunları”nı koyması, dizideki tekinsiz havayı ve gotik atmosferi daha da arttırıyor. 



DİZİNİN KONUSU

Hematolog olan Dr. Refaat Ismail, doğaüstü olaylara şüpheyle yaklaşmaktadır. Geçmişinden gelen bir hayaletin onu rahatsız etmesi üzerine, istemeden de olsa kendini çeşitli mistik ve gizemli olayı araştırırken bulur.

Yaratıcılığını Mısırlı film yapımcısı ve yönetmen Amr Salama’nın üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda; Ahmed Amin, Reem Abd El Kader, Samma Ibrahim, Razane Jammal, Karla Maatouk, Aya Samaha, Philip Shahbaz, Nick Shakoour ve Rushdi Al Shami yer alıyor.



KAMERA ARKASI

-Dizinin başrol oyuncusu olan Ahmed Sayed Amin, aslında bir stand-up komedyenidir.

- Dr.Ahmed Halid Tawfik, romanlarının beyazperdeye uyarlanmasını  hep hayal etmişti.

- Paranormal serisinin yazarı Dr. Ahmed Khaled Tawfik, ilk Arap korku yazarı olarak kabul edilmesinin yanı sıra gençleri okumaya teşvik eden kişi olarak biliniyor.



ANTİK MISIR EFSANELERİ

Hayaletler, mumyalar, salgın hastalık ve bir dizi efsanevi yaratığın kol gezdiği türde sürükleyici bir hikayeye sahip olan Paranormal dizisinde, ruhun başka bir vücuda geçmesi olarak adlandırılan metampsikoz doktrini ve şeytan çıkartma ritüeli işleniyor. Burada kitap serisinin yazarı Dr. Ahmed Khaled Tawfik’in, aslında korku unsurları olarak Eski Mısır efsanelerini ve geleneklerinden yararlandığı görülüyor. Bunlardan birisi de vücuttan iblis kovma sembolü. Göstergebilim, etnoloji ve halkbilim alanlarında yirminci yüzyılın önde gelen bilim adamlarından Rus Biçimci Vladimir Propp’un Masalın Biçimbilimi yapıtı, masal incelemelerinde ve anlatı çözümlemesi alanında önemli kaynakların başında gelir. Propp kitabında, Eski Mısır’da şeytanın bedene yerleşmesine inanılan simgenin halen sürdüğünü belirtir. Netflix dizisinde de, bu Eski Mısır korku öğesinden yararlandığı görülüyor. Korku ve gerilim türündeki yapımlardan hoşlanıyorsanız, gotik atmosfere sahip bu gizemli diziyi kesinlikle kaçırmayın.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


3 Mayıs 2021 Pazartesi

İKİ DÜNYA ARASINDAKİ ÖLÜMCÜL DÖVÜŞ “MORTAL KOMBAT”

 



FANTASTİK BİR DÖVÜŞ TURNUVASI

1990’lı yılların popüler video dövüş oyunu serisi Mortal Kombat, bir kez daha beyazperdeye uyarlandı. İki dünya arasında gerçekleşen ölümcül bir savaş turnuvasını konu alan fantastik yapım, özellikle dövüş sanatlarına meraklı izleyicilerin beğeneceği bir aksiyon sunuyor. Vizyona girdiği ABD’deki açılış hafta sonunda elde ettiği 22,5 milyon dolar gelirle, salgın döneminde en çok gelir elde eden yaş kısıtlamalı film olarak bir rekor kırdı. Sinemalar dışında HBO Max platformunda da yayınlanan yapım, 3,8 milyon kullanıcı tarafından izlenerek bir önceki rekorun sahibi Godzilla vs. Kong’u geride bıraktı. Yapımcıları arasında James Wan’ın yer aldığı filmin, dövüş kareografilerini ise Jackie Chan'in Dublör Birliği olarak da bilinen Jackie Chan Stunt Team üyesi Max Huang üstlendi. 55 milyon dolar bütçeyle uyarlanan Mortal Kombat, Adelaide ve Güney Avustralya'da şimdiye kadar çekilmiş en büyük bütçeli sinema filmi olma özelliğini taşıyor.



 

FİLMİN KONUSU

Dünyayı korumakla görevli olan yıldırımlar tanrısı Lord Raiden, müsabakalarda dünyayı temsil etmek üzere savaşçılar seçer. Outworld adıyla anılan dış dünyanın acımasız dövüşçüleri, ölümcül dövüş turnuvasını kazanarak tüm insan ırkını köleleştirmeyi amaçlamaktadır. Ancak dünyayı temsil eden dövüşçülerden Cole Young, efsanevi samuray Hanzo Hasashi’nin soyundan gelen karma dövüş sanatları ustasıdır ve turnuvayı kazanmak için her şeyi yapacaktır.

Yönetmen koltuğunda Avusturyalı film yapımcısı Simon McQuoid’in oturduğu yapımın oyuncuları arasında; Lewis Tan, Jessica McNamee, Josh Lawson, Joe Taslim, Mehcad Brooks, Matilda Kimber, Laura Brent, Tadanobu Asano, Hiroyuki Sanada ve Chin Han bulunuyor.




 

KAMERA ARKASI

- Lord Raiden karakterinin metal şapkası aslında fiberglastan yapılmıştır.

-Sub-Zero karakterinin buzdan yapılma kılıcı Kori Blade, ışıkların altında buzlu bir görünüm elde etmek için, içerisinde plastik sargılı tipte bir film bulunan bir çeşit reçineden yapılmıştır.

- 58 yaşındaki aktör Hiroyuki Sanada, Scorpion karakterini canlandıran en yaşlı oyuncu.



DÜNYALAR ARASINDAKİ SAVAŞ

Film süresince, Mortal Kombat evreninin ikonik karakterlerinden efsanevi replikleri duymak, nostaljik anlar yaşanmasına sebep oluyor. Konusu her ne kadar 1995 ve 1997 yapımı önceki uyarlamalara kıyasla zayıf kalsa da, günümüz teknolojisinin getirdiği muhteşem görsel atmosfer ve göz alıcı kostüm tasarımı filmin izlenirliğini arttırıyor.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


GİZEM DOLU BİR PERİLİ EV ANLATISI “THING HEARD & SEEN”

 



DURUGÖRÜ MEDYUMU SWEDENBORG

Amerikalı yazar Elizabeth Brundage’in All Things Cease to Appear adlı romanından uyarlanan Her Şey Yok Olur (Things Heard & Seen), Netflix platformundaki yerini aldı. Gizemli bir tekinsiz ev anlatısı örneği olan yapım, New York’tan ayrılıp tarihi kasabaya taşınan bir ailenin başına gelen paranormal olayları konu alıyor. Başrolündeki Oscar adayı oyuncu Amanda Seyfried ve James Norton’a, Stranger Things dizisiyle yıldızı parlayan Natalia Dyer ve Oscar ödüllü aktör F. Murray Abraham eşlik ediyor. Gerilim ve gizem dolu olay örgüsü, 1980 yılında usta yönetmen Stanley Kubrick tarafından beyazperdeye uyarlanan Stephen King eseri Cinnet/The Shining’i anımsatıyor. Netflix yapımı olan filmin orijinal adı; 18. yüzyılın Da Vinci’si olarak anılan İsveçli filozof, matematikçi, mucit ve mistik Emanuel Swedenborg’un Heaven And Its Wonders And Hell: From Things Heard And Seen adlı kitabından geliyor. Film süresince atıflar yapılan ve karakterlerin kitabını okuduğunu gördüğümüz Swedenborg, eserlerinde öte dünyaya yaptığını iddia ettiği ruhsal seyahatleri ve spiritüel varlıkları anlatmasıyla ünlü bir durugörü medyumudur. Batı düşünce ve sanat dünyası üzerindeki etkisi; Alman felsefesinin kurucularından Immanuel Kant’tan, Arthur Schopenhauer, Goethe, Balzac, Dostoyevski ve Analitik psikolojinin kurucusu ve derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi olan Carl Gustav Jung’a varıncaya kadar uzanan derin bir panteon çizer. Korku ve dram türü severlerin beğeniyle izleyeceği Things Heard & Seen, sizleri sırlar ve gizemlerle dolu amansız bir dünyaya doğru yolculuğa çıkartacak.



FİLMİN KONUSU

New York’ta yaşayan George ve Catherine Claire adlı genç çift, Manhattan’dan ayrılıp tarihi bir kasabaya taşınır. Yeni hayatına alışmaya başlayan Catherine, hem kocasının hem de yeni evinin uğursuz sırlar taşıdığını öğrenir.

Shari Springer Berman ve Robert Pulcini’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncuları arasında; Amanda Seyfried, James Norton, Natalia Dyer, F. Murray Abraham, Ana Sophia Heger, Charlotte Maier, Kristin Griffith, Ben Graney ve Molly Jobe yer alıyor.



ÖLÜMÜN GÖLGESİ VADİSİ

George Claire karakteri profesörlük yaptığı üniversiteye kabul edilirken; Emanuel Swedenborg’un, 19. yüzyılın önde gelen Amerikalı manzara ressamı George Inness üzerindeki etkisi hakkında yazdığı makale işi almasını sağlar. Film süresince ressamın eserleri gösterilirken Ölümün Gölgesi Vadisi (The Valley of the Shadow of Death) adlı tablosu da bu görseller arasında yerini alır. Filmin kapalı bir anlatıma sahip olan final sahnesinde George karakterinin, bu tablonun çarpıtılmış bir versiyonunda kaderiyle yüzleştiğini ve akıbetinin de belirsizliğe doğru yelken açtığı gösteriliyor. Doğaüstü korku türündeki bir perili ev anlatısı olan Things Heard & Seen, paranormal olayların ve hayaletlerin kol gezdiği bir gerilim yapımı.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY