23 Nisan 2023 Pazar

AKSİYON DOLU BİR ROMANTİK-KOMEDİ “GHOSTED”

RİSKE ÖVGÜ

Apple Original Films, Skydance Media, Studio Concierge yapımı ‘’Ghosted’’Apple TV+’ta gösterime girdi. BAFTA adayı İngiliz film yapımcısı Dexter Fletcher’ın yönettiği filmin başrolünü; Oscar adayı Ana de Armas ve Chris Evans paylaşıyor. Ayrıca yan rolde, The Pianist‘de Wladyslaw Szpilman karakterini oynadıktan sonra yirmi dokuz yaşında Akademi Ödülleri’nde Oscar ödülü kazanan Amerikalı aktör Adrien Brody yer alıyor. Deadpool filminin yazarları Rhett Rheese ve Paul Wernick‘in yanı sıra Spider-Man: No Way Home’un yazarları Chris McKenna ve Erik Sommers tarafından kaleme alındı. Aksiyon ve macera severlerin beğeniyle izleyeceği bu yapımda, hem eğlenecek hem de çok güleceksiniz. Filmde; Cole adlı sıradan bir çiftçinin, ilk buluşmada sırılsıklam aşık olduğu Sadie’nin peşinden (risk alıp) Londra’ya gitmesi sonucu, kendisini tehlikeli bir casus macerasında buluyor. Ancak aldığı bu risk, hayatını bambaşka bir noktaya getiriyor. Fransız filozof ve psikanalist Anne Dufourmantelle, ustalık işi eseri Riske Övgü’de, Batı felsefesini, psikanalizi, siyaseti ve etiği adeta derinden sarsar. Dufourmantelle; “Oldum olası bildiğimiz gibi, en büyük risk sevmektir.” diyen filozof, kitabında bizlere yalnızlık rahmini ve aşinalık barınağını terk etmenin öneminden bahseder. Filmdeki Cole karakterinin de, (Dufourmantelle’in kitabında belirttiği gibi) en büyük riski göze alarak sevdiği uğruna harekete geçtiğini ve her şeye rağmen aşkından asla vaz geçmediğini görüyoruz.

 

FİLMİN KONUSU

Yakışıklı genç Cole, yeni tanıştığı esrarengiz kadın Sadie’ye sırılsıklam aşık olur. Ancak daha sonra onun gizli bir ajan olduğunu şok edici bir şekilde keşfeder. Cole, Sadie ile ikinci bir randevuya karar veremeden önce kendisini dünyayı kurtarmak için uluslararası bir maceraya atılır şekilde bulur.

Yıldız isimlerden oluşan oyuncu kadrosunda; Ryan Reynolds, Sebastian Stan, Anthony Mackie, Burn Gorman, Mike Moh, Tate Donovan, Amy Sedaris, Lizze Broadway, Mustafa Shakir ve Tim Blake Nelson yer alıyor.

 GHOSTED

Başlangıçta BAFTA ödülü sahibi Scarlett Johansson, dokuzdan fazla filmde (çoğu Marvel Sinematik Evreninde) ekranı birlikte paylaştığı Chris Evans ile yeniden bir araya gelerek başrolde yer alacaktı. Ancak Johansson’ın, çekim programının çakışması nedeniyle bu projeden ayrıldı ve Evans’ın sık sık birlikte çalıştığı bir başka kişi olan Ana de Armas onun yerini aldı. Daha önce; Bıçaklar Çekildi (2019) ve Gri Adam‘da (2022) filmlerinde birlikte rol alan Evans ve Armas, bu yapımda da çok güzel bir sinerji yakalayarak, başarılı bir aksiyon yapımına imza atmış.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

Kaynakça

Anne Dufourmantelle, Riske Övgü, çev. Murat Erşen, İstanbul: Kolektif Kitap, 2022

“GHOSTED”, A FUN ACTION AND ROMANTIC-COMEDY


IN PRAISE OF RISK

Ghosted, produced by Apple Original Films, Skydance Media, and Studio Concierge, released on Apple TV+. Directed by BAFTA-nominated British filmmaker Dexter Fletcher, the film stars; Oscar nominee Ana de Armas and Chris Evans share it. Also in the supporting role is American actor Adrien Brody, who won an Oscar Academy Award at the age of twenty-nine after playing Wladyslaw Szpilman in The Pianist. It was penned by Deadpool writers Rhett Rheese and Paul Wernick, as well as Spider-Man: No Way Home writers Chris McKenna and Erik Sommers. You will have fun and laugh a lot in this production, which will be watched with admiration by action and adventure lovers. In the movie; An ordinary farmer named Cole finds himself on a dangerous spy adventure after he (takes a risk) to London after Sadie, whom he fell deeply in love with on the first date. However, this risk takes his life to a whole new level. French philosopher and psychoanalyst Anne Dufourmantelle shakes Western philosophy, psychoanalysis, politics, and ethics to the core in her masterwork book, In Praise of Risk. Dufourmantelle; “As we have ever known, the greatest risk is to love.” In his book, the philosopher tells us the importance of leaving the womb of loneliness and the shelter of familiarity. We see that the character of Cole in the movie takes the biggest risk (as Dufourmantelle says in his book) and takes action for the sake of his beloved, and despite everything, he never gives up on his love.

 

TOPIC OF THE FILM

Handsome young Cole falls head over heels in love with Sadie, the mysterious woman he just met. However, she later shocks to discover that he is a secret agent. Before Cole can decide on a second date with Sadie, he finds himself embarking on an international adventure to save the world.

Stars; Ryan Reynolds, Sebastian Stan, Anthony Mackie, Burn Gorman, Mike Moh, Tate Donovan, Amy Sedaris, Lizze Broadway, Mustafa Shakir and Tim Blake Nelson.

GHOSTED

Initially, BAFTA award winner Scarlett Johansson would reunite with Chris Evans, with whom she shared the screen, in more than nine films (many of them in the Marvel Cinematic Universe). However, Johansson left the project due to the unsuitable shooting schedule. Johansson was replaced by Ana de Armas, another actress with whom Evans often worked. Before; Evans and Armas, who acted together in the films Knives Out (2019) and Gray Man (2022), achieved a very good synergy in this production, and produced a successful action production.

EFE TEKSOY

REFERENCES

Anne Dufourmantelle, In Praise of Risk (Riske Övgü), Murat Erşen Translate, İstanbul: Kolektif Kitap press, 2022

22 Nisan 2023 Cumartesi

STEVEN KNIGHT’TAN BİR CHARLES DICKENS KLASİĞİ “BÜYÜK UMUTLAR (GREAT EXPECTATIONS)”

DRAMATİK BİR YAPIM

BBC Studios, FX Productions, Scott Free Productions ve Hardy, Son & Baker yapımı Büyük UmutlarVictorya Çağı’nın en büyük yazarı olarak anılan Charles Dickens’ın, aynı adlı klasik romanına dayanıyor. Oscar ödüllü İngiliz aktris Olivia Colman ve Fionn Whitehead’in yer aldığı yapım, TabooŞark Vaatleri, Peaky Blinders ve Spencer gibi ünlü yapımların yazarı Oscar adayı film yapımcısı Steven Knight tarafından yazıldı ve Brady Hood ve Samira Radsi yönetildi. Bir Bildungsroman yani bir reşit olma hikâyesi olan öyküde, ‘Pip’ lakaplı bir yetimi merkezine alıyor. Dickens’ın temaları arasında zenginlik ve yoksulluk, aşk ve reddedilme, burjuva değerler dünyası, ayrıca iyinin kötülüğe karşı nihai zaferi yer alır. Ancak Dickens’ın olgunluk dönemi romanları arasında yer alan bu kitapta da yazar, eserlerindeki başlıca özellikleri olarak bilinen duygusallığa da, gülmeceye de hiç yer vermez.


YOZLAŞMANIN YÜKSELDİĞİ BİR EVREN

İngiliz edebiyatı profesörü olan Türk yazar, filolog ve çevirmen Mîna Urgan, kırk yıla yakın İngiliz edebiyatı üzerine ders verdikten sonra, İngiliz Edebiyatı Tarihi’ni yazar, üniversitelerde İngiliz dili ve edebiyatı okuyanların ve genellikle edebiyatla ilgilenenlerin başvurabilecekleri önemi bir eserdir. Mîna Urgan kitabında; “Gerçi toplumsal sorunlara, Dickens’ın öteki romanlarında olduğu kadar geniş yer verilmez Great Expectations’da. Ne var ki, Pip’in iyi eğitilmiş, paralı pullu kibar bir bay olduktan sonra uğradığı değişim, sınıf değiştirmenin de toplumsal bir sorun olduğunu gösterir.” diyerek Büyük Umutlar’ın sosyolojik meselelere değindiğini ve evrensel nitelikte toplumsal sorunlara önem verdiğini belirtiyor. Steven Knight’ın bu yeni uyarlaması; köle ticareti, uyuşturucu bağımlılığı ve yozlaşmanın giderek yükseldiği bir evren çiziyor. Karakterlerin iç dünyalarına, sosyo-psikolojik ve toplumsal açıdan farklı bir gözle bakan bu yapım, Proletarya yani işçi sınıf ve Burjuva-Soylu sınıf arasındaki uçuruma dikkat çekiyor.

DİZİNİN KONUSU

Çocukluğunu bir demirci çırağı olarak geçiren ve aniden bilinmeyen bir hayırseverden Londra‘ya seyahat etmesine ve yüksek sosyeteye girmesine izin veren beklenmedik bir şans alan yetim Pip‘in dramatik hayatını konu alıyor.

Oyuncu Kadrosunda; Olivia Colman, Fionn Whitehead, Owen McDonnell, Rudi Dharmalinga, Ashley Thomas, Johnny Harris, Shalom Brune-Franklin, Trystan Gravelle, Hayley Squires, Laurie Ogden, Tom Sweet, Matthew Needham, Chloe Lea ve Matt Berry yer alıyor.


BÜYÜK UMUTLAR

Liyakat Nişanı sahibi, İngiliz roman, öykü ve deneme yazarı E. M. Forster, yirminci yüzyılın önde gelen İngiliz etkili yazarlarından birisi olarak anılır. Yazarın ‘’Roman Sanatı’’ adlı kitabı, Anglo-Amerikan roman eleştirisinin temel taşlarından birisidir. Forster, Dickens’ın neredeyse bütün kişileri yalınkat yani yüzeysel olduğundan ve Pip karakterinin de, çok yönlü olmaya çalışmasına rağmen büyük bir çekingenlikle çalışan, etten kemikten, insanlardan daha çok su kabarcıklarına benzediğini belirtir. Ve ayrıca; karakterin tek yönlü olmasına rağmen yine de okuyucuda büyük bir derinlik duygusu uyandırdığını aktarır. Dizide de, Forster’ın bahsettiği derinlik duygusu aynen izleyiciye yansıyor ve Pip’in dramatik karakteriyle seyirci ister istemez derin bir bağ kuruyor. Çekimleri, İngiltere’de HampshireLondra ve Great George Street’te gerçekleşen Büyük Umutlar, klasik ve tarihi yapım severlerin beğeniyle izleyeceği etkileyici bir yapım. Özellikle Steven Knight’ın (Peaky Blinders’taki gibi) karanlık, kasvetli ve acımasız dünyasının atmosferi, bu “Yeniden Başlatma (Reboot)”, Great Expectations’a oldukça farklı ve sıra dışı bir yorum getiriyor.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


Kaynakça

Mîna Urgan, İngiliz Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2010

Edward Morgan Forster, Roman Sanatı, çev. Ünal Aytür, İstanbul: Milenyum Yayınları, 2016

GREAT EXPECTATIONS, A CHARLES DICKENS CLASSIC FROM STEVEN KNIGHT

 

A DRAMATIC PRODUCTION

Produced by BBC Studios, FX Productions, Scott Free Productions, and Hardy, Son & BakerGreat Expectations is based on the classic novel of the same name by Charles Dickens, widely regarded as the greatest writer of the Victorian Age. Starring Oscar-winning British actress Olivia Colman and Fionn Whitehead, the production was written by Oscar-nominated filmmaker Steven Knight, author of acclaimed titles such as TabooEastern Promises, Peaky Blinders, and Spencer, and directed by Brady Hood and Samira Radsi. This production story which is a Bildungsroman is a literary genre that focuses on the psychological and moral growth of the protagonist from childhood to adulthood and centers on an orphan named Pip. Dickens’s themes include wealth and poverty, love and rejection, the world of bourgeois values, and the final victory of good over evil. However, in this book, which is among Dickens’s maturity period novels, the author does not give any place to sentimentality or humor, which are known as the main features of his works.

A UNIVERSE IN RISE OF DEGENERATION

Turkish writer, philologist, and translator, a professor of English literature, Mîna Urgan, after giving lectures on English literature for nearly forty years, writes the History of English Literature. In the book of Mîna Urgan; “Although social problems are not given as much coverage in Great Expectations as in Dickens’ other novels. However, the transformation that Pip underwent after he became a well-educated gentleman with money and stamps shows that class change is also a social problem.” she states that Great Expectations touches upon sociological issues and attaches importance to social problems of a universal nature. This new adaptation of Steven Knight; draws a universe in which the slave trade, drug addiction, and corruption are on the rise. This production, which looks at the inner worlds of the characters from a socio-psychological and social point of view, draws attention to the gap between the proletariat, that is, the working class and the bourgeois-noble class.

TOPIC OF THE SERIES

Orphaned Pip, who spent his childhood as a blacksmith’s apprentice, suddenly gets a chance from an unknown philanthropist that allows him to travel to London and enter high society.

Stars; Olivia Colman, Fionn Whitehead, Owen McDonnell, Rudi Dharmalinga, Ashley Thomas, Johnny Harris, Shalom Brune-Franklin, Trystan Gravelle, Hayley Squires, Laurie Ogden, Tom Sweet, Matthew Needham, Chloe Lea, and Matt Berry.

GREAT EXPECTATIONS

E. M. Forster, an English novelist, short story, and essayist, is considered one of the leading influential writers of twentieth-century English literature. The author’s book Aspects of the Novel is one of the cornerstones of Anglo-American novel criticism. Forster states that almost all of Dickens’ characters are simple, that is, superficial, and the character of Pip is more like a bubble of water than a human of flesh and blood, who, despite trying to be dexterous, works with great shyness. And he also states that although the character is one-sided, it still evokes a great sense of depth in the reader. In the series, the sense of depth that Forster talked about is reflected to the audience, and the audience inevitably establishes a deep connection with Pip’s dramatic character. Filmed in England, HampshireLondon, and Great George StreetGreat Expectations is an impressive production that will be enjoyed by lovers of classical and historical productions. Especially the atmosphere of Steven Knight’s dark, gloomy, and brutal world (like in Peaky Blinders), this “Reboot” Great Expectations brings a different and unusual interpretation.

EFE TEKSOY

 

References

Mîna Urgan, İngiliz Edebiyatı Tarihi (History of English Literature), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları press, 2010

Edward Morgan Forster, Roman Sanatı (Aspects of the Novel), Ünal Aytür translate, İstanbul: Milenyum Yayınları press, 2016



15 Nisan 2023 Cumartesi

LUCA GUADAGNINO SİNEMASI VE “KEMİKLER VE HER ŞEY” FİLMİ

 



10 Ağustos 1971 doğumlu Cezayir asıllı İtalyan film yönetmeni Luca Guadagnino, Palermo'da doğdu ve çocukluğunun bir bölümünü Etiyopya'da geçirdi. Etiyopya İç Savaşı'ndan kaçmak için ailesiyle birlikte İtalya'ya göç etmek zorunda kaldı. Kariyerine kısa filmler ve belgeseller çekerek başlayan sinemacı, ilk uzun metrajlı filmini, Oscar ve BAFTA ödüllü oyuncu Tilda Swinton'la yaptığı birçok ortak çalışmanın ilki olan 1999 yapımı The Protagonists ile yaptı. İtalyan yazar Melissa Panarello'nun kitabına dayanan 2005 yapımı filmi ‘’Melissa P.’’ İtalya'da ticari bir başarı yakaladı, ancak karışık eleştiriler topladı. Guadagnino, Arzu Üçlemesi olarak bilinen;  I Am Love (2009), A Bigger Splash (2015) ve Call Me by Your Name (2017) filmlerinden oluşan serisiyle büyük beğeni topladı. Filmleri genellikle duygusal karmaşıklıkları ve gösterişli görselleriyle karakterize edilen Guadagnino, kariyeri boyunca bir Akademi Ödülü adaylığı ve üç BAFTA Ödülü adaylığının yanı sıra uluslararası çapta çok sayıda ödül aldı.



 

KEMİKLER VE HER ŞEY

Metro Goldwyn Mayer Pictures yapımı Kemikler ve Her Şey, İtalyan yönetmen Luca Guadagnino’nun, 79. Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen dalında Gümüş Aslan ödülüne layık görüldüğü aşka dair sıra dışı bir filmi. Film bizlere; toplumun kıyılarında hayatta kalmayı öğrenen genç bir kadın olan Maren (Taylor Russell) ile dışlanmış ve hakları elinden alınmış bir serseri olan Lee (Timothée Chalamet) arasındaki ilk aşkın hikayesini anlatıyor. Amerikalı yazar Camille DeAngelis’in romanına dayanan senaryosunu David Kajganich (“Suspiria”, “A Bigger Splash”) kaleme aldığı yapım; iki aşığın tanışmalarının ardından Ronald Reagan dönemi Amerika'sının ıssız arka yollarından, gizli geçitlerinden ve tuzak kapılarından geçerek bin beş yüz kilometrelik bir serüvene çıkışını konu alıyor. Genç aşıkların bütün çabalarına rağmen, tüm yollar onları korkunç geçmişlerine, ötekiliklerine rağmen aşklarının sürüp sürmeyeceğini belirleyecek son bir hesaplaşmaya götürüyor. Yapımcılığını; Luca Guadagnino, Theresa Park, Marco Morabito, David Kajganich, Francesco Melzi d’Eril, Lorenzo Mieli, Gabriele Moratti, Peter Spears ve Timothée Chalamet ve yönetici yapımcılığını ise Giovanni Corrado, Raffaella Viscardi, Moreno Zani, Marco Colombo ve Jonathan Montepare üstleniyor. Kamera arkası ekibi; görüntü yönetiminde Arseni Khachaturan (“Eyimofe (This Is My Desire)”, “The Idol”), yapım tasarımında Elliot Hostetter (“Beckett”, “Waves”), kurguda Marco Costa (“We Are Who We Are”, “Suspiria”) ve kostüm tasarımında Giulia Piersanti’den (“Suspiria”, “Call Me by Your Name”) oluşuyor. Filmin müziği ise besteciler Trent Reznor ve Atticus Ross’un (“Soul”, “Mank”) imzasını taşıyor. Bir Frenesy Film Company ve Per Capita Productions yapımı olan film, The Apartment Pictures, A Freemantle Company, Memo Films, 3 Marys Entertainment, Elafilm, Tenderstories işbirliğiyle gerçekleştirildi.



HİKAYE HAKKINDA NOTLAR

Usta yönetmen Luca Guadagnino Sinemaseverlere karanlık ve tekinsiz olduğu kadar olağanüstü şefkatli de olan bir aşk hikâyesi sunuyor; bu aşk hikayesinin iki Amerikalı aykırı kahramanı ait olabilecekleri bir yuva bulmayı arzularken, onları başkalarından farklı kılan ve kaçmak için yollara düşüren, şiddetli, her şeyi tüketen bir iştahı paylaştıkları bir kendini keşif yolculuğuna beraberce çıkarlar. Bir kanundan kaçış serüveni olan bu yolculuk, 1980'lerde, bir sırla doğan ve tüm normal insan sınırlarının dışında açıklanamaz bir açlıkla hareket eden genç Maren ile başlar. Diğerlerinden farklı olan, kasabadan kasabaya taşınan Maren, uzun zamandır kendini iflah olmaz bir dışlanmış gibi hissetmektedir. Kalbi kırık babası artık ona yardım edemeyeceğine karar verdiğinde, Maren'in kendi başına yola çıkmaktan başka çaresi kalmaz. Sonra yalnız olmadığını keşfeder. Onun gibi başkaları da vardır. Aynı ezici ihtiyacı bilen başkaları. Maren'in hayatta kalmasına yardım eden, ona giderek daha da yakınlaşan, birbirlerine karşı tehlikeli bir şekilde savunmasız hâle geldiklerinde bile yasak arzularının ötesini gören küçük kasaba asisi Lee gibi diğerleri. İçinde bulundukları durum tüyler ürpertici bir korku olsa da, Guadagnino, filmde, Maren ve Lee'nin hikayesini türün sınırlarının çok ötesine taşıyor. Arzuları ne canavarca ne de gotik olarak ele alınıyor, sadece kaçınılmaz kaderleri olarak görülüyor. Ve macera ilerledikçe, süperstar Timothée Chalamet ve yükselen yıldız Taylor Russell'ın etkileyici duygusal performanslarıyla hayat bulan hikayeleri başka bir şeye dönüşüyor: Onların yaradılışlarına tahammül edemeyen tehlikeli bir dünyada kimliklerini arayan ve güzelliğin peşinde iki gencin özgürleştirici yol macerası. Guadagnino'ya göre, karakterlerin ete olan açlığı ani ve tehditkâr olsa da, asla çarpıcılık uğruna tabuları yıkmakla ilgili değil; hatta tam tersiydi: Kaybolanlara, uyum sağlayamayanlara ve sınırlarda dolaşmak zorunda kalanlara, toplum tarafından tamamen reddedilen ama birbirleri tarafından kabul görenlerle empati kurmakla ilgiliydi. "Bones and All/Kemikler ve Her Şey", yönetmenin ifadesiyle; "İmkansız aşkı, hakları ellerinden alınanları ve bir yuva bulma hayalini’’ konu alıyor. Yönetmen ayrıca şunu da ekliyor: "Bu, iki gencin kendileri için yuva diye bir şey olmadığını fark etmelerinin ve bu yüzden yuvayı yeniden keşfetmelerinin hikayesi. Maren ve Lee kimliklerini olağanüstü koşullar altında arıyorlar ama sordukları sorular evrensel: ‘Ben kimim, ne istiyorum?’ Taşıdığım bu kader duygusundan nasıl kaçabilirim? Başka biriyle nasıl bağlantı kurabilirim?”




FİLMİN KÖKENLERİ

İtalyan yönetmen Luca Guadagnino'nun en içgüdüsel, tarif edilemez duyguları yakalayabilen, son derece hümanist filmleri birçok konuyu ele aldı. Fakat belki de yönetmenin en çok sevilen filmi, yaz aşkının güneşli hikayesi "Call Me By Your Name"dir. "Bones and All/Kemikler ve Her Şey" de sürükleyici bir gençlik aşkını konu alsa da, bu aşk neredeyse zıt bir dünyada şekilleniyor. Bu, Guadagnino'nun Amerika'da çektiği ilk film ve Amerikan geleneği olan dönüştürücü yolculuğa bir gönderme. Öte yandan, söylencedeki bir dönüşümle, bu Amerika'da, "Öteki" olmakla lanetlenmiş ve belli bir geleceği olmayan bu iki insan, kaçış ve kabul görmeye dair ışıltılı bir hayalin peşine düşüyorlar.

Guadagnino'nun bu öyküyle ilk karşılaşması en sevdiği yazarlardan birinin senaryo uyarlamasıyla oldu: David Kajganich, daha önce de, Guadagnino imzalı romantik komedi "A Bigger Splash"i ve korku klasiği "Suspiria"nın yeni uyarlamasının senaryosunu yazmıştı. Yönetmen, birden fazla yoruma yer bırakan bu çok farklı öykünün kendisini mıknatıs gibi çektiğini fark etti. David'in senaryoları kalıpların o kadar dışında ve insan davranışlarına o kadar uyumlu ki, her zaman bir hazine değerinde. Seyirciyi asla ikinci plana atmıyor. ‘’Çok hızlı bir şekilde, kendimi bilinçsizce bu dünyanın içine çekilmiş hissettim." diyor Guadagnino.

Bu dünya, Camille DeAngelis'in 2015 tarihli aynı adlı genç yetişkinlere yönelik romanından farklı olsa da ondan esinlendi; Bu romanda, genetik bir ihtiyaçla doğan bir gencin diğer insanları tüketmesi konsepti, bir ergenliğe giriş hikayesini tamamen altüst etmek için kullanılmıştı. 




KIRSAL KESİMDE AŞK

Kajganich şöyle diyor: "1980'lerin Ortabatı'sında kapalı bir kırsal kesim ergenliği yaşamış biri olarak, Camille'in romanını ilk kez okumak bana beklenmedik ve canlandırıcı bir şekilde dokundu. Başkalarının gözünde 'Öteki' olarak görülmenin ne demek olduğunu çok fazla insan bilir ve ergenlik dönemi bu 'ötekileştirmenin' çokça yaşandığı bir dönemdir. Dolayısıyla, kitabın bir şeyleri aktarmaya çalışırken bende bu deneyime dair uyandırdığı his asillikti, ancak tamamen yeni bir pencereden." Kajganich, Maren'in gücünü bulan her kızın son derece özdeşleşilesi endişeleriyle nasıl mücadele ettiğine odaklandı: Aşk ve ahlakın belirsizlikleri; bedenin gizemleri ve yükleri; isyanın cazibesi ve bedelleri; ve sadece bir benlik duygusu oluşturmanın değil, ne kadar karmaşık olursa olsun kimliğinize sahip çıkma cesaretinin zorlukları. Ancak Maren'in durumunda, tüm bunlar tek bir kapsayıcı soruna bağlıydı: Sevdiklerini, iliklerine kemiklerine varana kadar yutmaya yönelik ürpertici içgüdülerine rağmen herhangi biriyle yakınlaşıp yakınlaşamayacağı.




BEDEN MODİFİKASYONU

Kajganich senaryoyu yazarken nelere zaman harcadığını şu şekilde açıklıyor: "İster yeme bozukluğu, ister beden modifikasyonu ve benzeri olsun, genç kadınların bedenleriyle yaşadıkları uyumsuzlukları okudum. Pek çok kadın arkadaşımla ergenlik dönemleri hakkında konuştum. Ama aynı zamanda arkadaşlarımla ilk aşkın her birimiz için nasıl bir his olduğu üzerine kafa yorarak da epey zaman geçirdim. Senaryoya yön veren içgörülerin çoğu arkadaşlarımdan geldiği için ki onları yargılamaktan kaçınmak benim için bir onur ve görevdir. Maren'e bir tür arkadaş olarak yaklaşmama da yardımcı oldu. Senaryoyu yazarken bu karaktere kendimi çok yakın hissettim ve umarım filmi izleyen genç kadınların onda kendilerinden anlamlı parçalar bulacakları kadar iyi bir iş çıkarmışımdır." Guadagnino'ya göre, senaryonun en ilham verici yanı, karakterlerin güçlü arzuları değil, Kajganich'in çizdiği tüm o karakter portreleriydi: Derbederler, serseriler ve alışılmışın dışında, görünmez hayatlar süren yalnız ruhlar. Bu filmde farklılığın, yalnızlığın, görünmeyen Amerika'nın irdelenişini gördü, ama özellikle de bizi birbirimizden ayırmakla tehdit eden onca şey varken insanoğlunu birbirine bağlayan şeyin geniş kapsamlı şekilde irdelenişini. "Beni, belki de isteyerek, olayların merkezinde olmayanlar çekiyor. Benim için 'Bones and All/Kemikler ve Her Şey' sosyal dünyanın kıyılarında yaşamak zorunda olan iki insanın hikayesi" diyor Guadagnino ve ekliyor: "Bunu asla korkutucu olarak görmedim. İnsanların bu karakterleri sevmelerini, anlamalarını, onlara destek olmalarını ve onları yargılamamalarını istedim. Maren ve Lee'de insan olarak bizi oluşturan tüm olasılıkların sinematik bir yansımasını görmelerini istedim."




FANTASTİK KORKU TEMASI

Kajganich senaryosunun temalarıyla Guadagnino'nun bu kadar uyumlu olmasına şaşırmadığını ve onun senaryoyu beyaz perdede nereye götüreceğini görmek için sabırsızlandığını şu sözlerle aktarıyor: "Bu hikayenin Luca'nın arzu ve kimlik konusundaki gözü kara tutumuyla gerçekten daha da cesur olabileceğini düşündüm ve kesinlikle öyle de oldu. Senaryonun, izleyicileri, Maren ve Lee'yle ilişkilerine önce zorlu, hatta dehşet verici bağlamlarda başlamaya, sonraysa genç bir aşk hikayesinin beklenmedik zemininde onlara gitgide daha yakınlaşmaya davet etme ısrarının Luca'yı korkutmayacağını biliyordum. Luca sayfa üzerindeki hiçbir şeyden korkmuyor, belki asılsız olanlar hariç." Tüm bu yamyamlık Guadagnino'ya bir provokasyon olarak değil, daha çok bir atmosfer olarak göründü. Yönetmen, et yiyip kan içmenin uzun zamandır dini ve edebi bir metafor olduğunu belirtiyor. Öte yandan, karakterlerin rahatsız edici iştahlarına hayatlarının bir gerçeği, uyku kadar hakiki ve zaruri bir gereksinim olarak yaklaşmaya karar verdiğini ifade ediyor. Daha da önemlisi, onların bu gerçeği aslında bir hastalık: Korku, utanç, zorlama ve önyargıyı dayatan, onları dışlayan ve insan doğasının ilkel yanıyla, hepimizin verebileceği zararla sürekli ve elle tutulur bir şekilde yüzleşmeye zorlayan bir hastalık. Guadagnino, beslendiklerinde bunun "onlar için zor ve üzücü" olduğunu, gerekli ve doyurucu olsa da her zaman pişmanlığa yol açtığını vurguluyor. Bu da gerçekçiliğe katkıda bulunuyor. Guadagnino, "Bu, kontrol edemedikleri belli bir koşula maruz kalan insanların hikayesi ve başka pek çok koşulu da akla getirebilecek bir şey. Ama en başından itibaren bu insanların varlığına inandım. Ve seyircinin de fantastik unsurları işin içine katmadan onların varlığına inanmasını istedim" diyor. Kajganich hikayenin sinemada tam da bu şekilde hayat bulmasını umuyordu; puslu bir peri masalı olarak değil, tamamen gündelik dünyamızdan bir kesit olarak. "Sinema bir empati dilidir, bu yüzden her zaman seyircinin duygusal zekasına güvenirim. Her ne kadar bunu bir korku filmi olarak düşünmesem de, bu karakterlerin ilk başta 'ötekileştirebileceği' zemin konusunda görsel olarak samimi olmasaydık, seyirci için empati eğrisi çok daha az olurdu." diyor Kajganich ve ekliyor: "Seyircilerin bu karakterlere karşı geliştireceklerini umduğum gerçek sevginin yanı sıra gerçek bir tiksinti hissetme fırsatına da sahip olmalarını istedim.”  Her zaman güçlü kadın karakterlere ilgi duyan Guadagnino, tam anlamıyla bir yetişkin olmayan Maren'in, arzu etmediği kaderine yaklaşımındaki zengin giriftliği ortaya çıkarmaya gayret etti. Maren dürtülerini asla kabullenmez, her fırsatta, başkalarına zarar vermeden bu hayattan çıkamamanın etik açmazıyla boğuşur.



 

BONES AND ALL

ABD'nin daha önce hiç görmediği bölgelerinde bir yabancı olarak çekim yapma ve 80'lerin Amerika'sını yeniden yaratma fikrinin de kendini heyecanlandırdığını belirten yönetmen, şunları aktarıyor: "80'ler büyük çelişkilerin yaşandığı bir dönemdi. Amerikan ekonomisinin bir kısmı büyürken diğer bir kısmı yoksullaşıyordu, iyimserlik yükselirken bazıları resmin dışında kalıyordu. Dönemin bu karakterlerin iç çelişkileriyle, uzlaşma arayışlarıyla ve bunun imkansızlığıyla paralel olduğunu hissettim." 

Çekimleri ABD’nin Kentucky ve Ohio eyaletlerinde gerçekleşen Bones and All, korku, dram ve romantik türünde sıra dışı bir yapım.

 

İyi Seyirler Dilerim

 

EFE TEKSOY