23 Ocak 2021 Cumartesi

NETFLIX'TEN FANTASTİK BİR GERİLİM "EQUINOX"

 



DOĞAÜSTÜ MACERA

Netflix'in macera, fantastik ve dram türündeki Danimarka yapımı  Equinox, doğaüstü olayların işlendiği gizemli bir gerilim dizisi. Equinox başta Dark dizisini anımsatsa da, izleyiciyi bir anda Stephen King romanlarındaki gibi paranormal olaylar gerçekleşen bir kasabaya götürüyor. Equinox dizisi; esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan bir grup okul öğrencisi ve aralarında ablasınında bulunduğu korkunç vizyonlar gören bir kıza odaklanıyor. Dizi gizem ve gerilim dolu olmasının yanı sıra; İskandinav ve Germen Mitoloji'lerindeki yaratılış mitleri, pagan öğeleri, Anadolu'daki ana Tanrıça kültleri ve ayrıca tüyler ürpertici halüsinasyonlara maruz kalan karakterleri işliyor. Netflix dizisi Equinox, Amerikalı yönetmen Ari Aster'in 2019 yapımı Ritüel (Midsommar) adlı korku-gerilim filmini andırıyor. 




DİZİNİN KONUSU

Gençk kız Astrid, ablası Ida ve sınıf arkadaşlarının esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmasından sonra büyük bir travma yaşar ve korkunç vizyonlar görmeye başlar. Aradan geçen yirmi yılın ardından Astrid, olaydan kurtulan kişilerin izini sürerek ablasını aramaya başlar. Ancak bu arayış onu doğaüstü ve gerilim dolu bir yolculuğa çıkartacaktır.

Tea Lindeburg'un yaratıcısı olduğu dizinin oyuncuları arasında; Danica Curcic, Karoline Hamm, Viola Martinsen, Lars Brygmann, Hanne Hedelund ve Fanny Bornedal yer alıyor.



EKİNOKSUN KIZLARI

Ablasını bulmak için transa geçen Astrid karakteri, kabuslar diyarında yol alırken gerçeklik ve hayal dünyası arasında sıkıştığı ve bu iki dünyanın birbirine karıştığı aktarılıyor. Astrid, ablasına kavuşmadan önce Henrik karakterinin gözlerinde bir kuş görüyor. Latin edebiyatının en büyük üç şairinden birisi olarak kabul edilen Publius Ovidius Naso (Ovide), Dönüşümler (The Metamorphoses) adlı eserinde Yunan mitolojisindeki Düşler Tanrısı olarak anılan Morpheus’u işler. Ovidius, Morpheus'u kitabında kanatları olan bir Tanrı olarak anlatır. Dizide görülen kuşun, aslında bir metafor olduğunu fiziksel ve ruhsal dünya arasında bir bağ oluşturduğunu görüyoruz. Ayrıca gizemli bir şekilde kaybolan öğrenciler, William Shakespeare'in Hamlet eserindeki hiçbir yolcunun geri dönmediği "Keşfedilmemiş Ülke"sini anımsatıyor. Netflix'in Equinox dizisi; fantastik, gerilim ve gizem severlerin beğeneceği bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY



20 Ocak 2021 Çarşamba

MUZİP VE NÜKTEDAN KOMEDYEN "FRAN LEBOWİTZ"

 



ENTELEKTÜEL BİR İKON

Netflix bu defa bizleri, Amerikan yaşam tarzını mizahi bir üslupla acımasızca eleştiren Fran Lebowitz ile tanıştırıyor. Pretend It's A City belgeseli bize, Fran Lebowitz'in bir komedyen olmasının yanı sıra aslında Amerikan kültüründe son derece önemli olan entelektüel bir ikon olduğunu gösteriyor. Nobel ödüllü yazar Toni Morrison'dan, Emmy Ödüllü ve Akademi Ödülü adayı Amerikalı yönetmen Spike Lee'ye varıncaya kadar onlarca önemli isimle yakın olan Lebowitz, bir yandan dünyanın en büyük metropollerinden New York sokaklarında gezerken izleyiciye Amerikan kültürünün yıllar içerisindeki değişimini ve yozlaşmasını ironik bir dille aktarıyor. Belgeselin yapımcılığını ve yönetmenliğini Fran Lebowitz'in yakın arkadaşı olan Oscar Ödüllü usta yönetmen Martin Scorsese üstleniyor. İkilinin samimi sıcak bir mizahi sohbet eşliğinde bir araya geldiği belgesel Pretend It’s A City,  izlerken sizi kesinlikle kahkahalara boğacak bir yapım.




NEW YORK SOKAKLARINDA

Alaycı mizah ustası Fran Lebowitz; New York sokaklarında gezerken şehrin devasa metro hatlarından, ışıltılı Times Meydanı'na kadar onlarca mekanda dolaşıyor. Lebowitz; günümüzün teknolojik ve dijital çağındaki milenyum insanının, yirminci yüzyıldaki samimi ve içten insanından ne kadar uzaklaşmış ve yozlaşmış olduğunu mizahi bir dille aktarıyor. İnsanların eskisi kadar kültür-sanata hakim olmadığını, kent insanının ise şehrin sokaklarını ve caddelerini yeterince tanımadığını, yabancılaştığını ve metropollerdeki yorucu yolculukları anlatıyor. Burada aslında birazda postmodern felsefenin öne çıkan isimleri Gilles Deleuze ve Félix Guattari'nin "Yersiz-Yurtsuzlaşma" kavramını akla getiriyor. Gökdelenlerin aslında New York'ta doğduğunu ve Dubai gibi ortadoğu ülkelerinin New York gökdelenlerinden esinlendiklerini ama artık Amerika'nın Dubai'deki gökdelenleri taklit ettiğini üzülerek eleştiriyor. Lebowitz'i dinlerken, Fransız düşünür sosyolog Jean Baudrillard'ın Amerikan yaşam ve düşünme tarzına farklı bir açıdan baktığı Amerika adlı kitabını anımsadım. Bu kitapta Baudrillard; New York insanının iç içe yaşamasına rağmen aslında ne kadar yalnız olduğunu ve bunun yoksulluktan çok daha üzücü olduğunu belirtmişti.




BİR YAZARIN PORTRESİ

Netflix'in Martin Scorsese imzalı  Pretend It's a City belgeseli, yazar ve komedyen Fran Lebowitz'in yüceldiği, izlerken sizi gülmekten kırıp geçirecek muhteşem bir yapım. New York sokaklarında Fran Lebowitz ile gezerken; Pablo Picasso'dan, Amerikalı yazar Edith Wharton'a, besteci ve caz sanatçıları Charles Mingus ve Duke Ellington'a, Lebowitz'in on bin kitaplık kütüphanesindeki edebiyat söyleşilerine varıncaya kadar onlarca kültür-sanat sohbetine katılacaksınız. 

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

18 Ocak 2021 Pazartesi

BÜYÜLEYİCİ BİR AŞK HİKAYESİ "BRIDGERTON"

 



AŞKIN BÜYÜSÜ 

Amerikalı yazar Julia Quinn'in aynı adlı çok satan aşk romanı serisinden uyarlanan Bridgerton dizisi, Netflix'te gösterime başladığı gibi platformun en çok izlenen yapımlarından birisi oldu. Yayına girdiği 76 ülkede 1. sıraya yerleşerek rekor kıran dönem dizisi, 150 milyon dolarlık bütçesiyle ve olağanüstü dönem atmosferiyle kesinlikle izlenmeye değer bir Netflix yapımı. Konusu 19. yüzyıl İngiltere'sinde geçen dizide, Londra yüksek sosyetesindeki rekabetçi elit cemiyetin içerisine düştüğü aşk, skandallar ve yükselme hırsıyla yanıp tutuşan servet avcıları mizahi bir anlatımla işleniyor. Bridgerton yapımı için; John Glaser, John Norster ve  Ellen Mirojnick adlı kostüm tasarımcıları tarafından 7.500'den fazla kıyafet dikilen dizide, Daphne karakterini canlandıran başrol oyuncusu İngiliz aktris Phoebe Dynevor, dizi boyunca 104 farklı elbise giyiyor. Kraliyet ailesi, Lordlar Kamarası, prensler ve prensesleri konu alan romantik komedi ve dram türündeki yapımlar ilginizi çekiyorsa Bridgerton'ı kesinlikle kaçırmayın.



 DİZİNİN KONUSU

Regency Dönemi İngiltere'sinde geçen dizide; sekiz kardeşten oluşan Bridgerton ailesinin en büyük kızı Daphne Bridgerton, aradığı aşkı bulmak için Londra'nın rekabetçi yüksek sosyetesine adım atar. Genç kızın talipleri çok olsa da abisi adayları teker teker eler. Ancak genç kızların gözdesi Hastings Dükü Simon Basset şehre dönmüş ve Daphne'nin bulunduğu sosyete dünyasına adımını atmıştır.

Chris Van Dusen'in yaratıcılığını üstlendiği dizinin oyuncuları arasında; Phoebe Dynevor, Regé-Jean Page, Nicola Coughlan, Ruby Barker, Harriet Cains, Bessie Carter, Nicola Coughlan, Ben Miller ve Kathryn Drysdale yer alıyor.



KADINLAR ÜTOPYASI

Julia Quinn'in roman serisinden uyarlanan Bridgerton dizisi, İngiliz edebiyatının Romantik ve Victoria Dönemi eserlerinden beslenen bir yapım olma özelliğini taşıyor. Dizideki iyiliksever ve sevimli Daphne Bridgerton karakteriyle ve onun tam zıttı bir karakter olan sert mizaçlı yakışıklı Hastings Dükü Simon Basset'in taşıdığı özellikler 19. yüzyılın en büyün İngiliz yazarlarından Jane Austen'in "Gurur ve Önyargı" adlı eserinden izler barındırıyor. Austen'in romanındaki Elizabeth Bennet ve Fitzwilliam Darcy'de tıpkı Bridgerton'daki karakterler gibi birbirlerine aykırı ve aşklarını bu çatışma üzerine kurmuş olan kişiliklerdir. Ayrıca dizide her ne kadar erkek karakterler bulunsa da aslında kadın karakterlerin hakim olduğu bir yapı kurulu. Bu da Victoria Dönemi'nin dev yazarı Elizabeth Gaskell'in erkeklerin burunlarını sokamadıkları bir kadınlar ütopyasını anlattığı "Cranford" eserini anımsatıyor. Burada yazar, dedikoducu ve macerasever olan Miss Smith, Miss Matty, Miss Pole ve Martha karakterleri üzerinden 19. yüzyılın İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmaktadır. Tıpkı dizideki Featherington ve Bridgerton adlı soylu ailelerin kadın üyelerinde olduğu gibi.




KADINLARIN CENNETİ

Dizide Londra sosyetesinin evlilik yolundaki güzel kızlarına kıyafetlerini diken kişi Madame Genevieve Delacroix adlı bir terzidir. Buradaki Madame Delacroix karakteri, kapitalizmin ve tüketici kültürünün sembolünü oluşturuyor. Burjuva ailelerden gelen kadın müşterilerin taleplerini karşılayan Madame Delacroix karakteri, edebiyatta Natüralizm Akımı'nın öncüsü Fransız yazar Émile Zola'nın ''Kadınların Cenneti'' adlı kitabındaki Octave Mouret karakteri gibi çağdaş bir kentin gelişmesini simgeliyor. Ayrıca dizide yüksek statüde talip bulma arayışı içerisindeki zengin avcısı karakterler gösteriliyor. Bu kişiliklerde, Fransız yazar Guy De Maupassant'ın zenginleri basamak olarak kullanann yükselme hırsındaki George Duroy karakterinin anlatıldığı ''Bel Ami'' romanından esinlenilmiş. Dizi sonlarına doğru İngiliz yazar Daphne du Maurier'nin yapıtlarından esintiler taşıyor. Hastings düşesi olan Daphne, ne yapacağını bilemeyen ve her yaptığı hataya dönüşen Daphne du Maurier'nin ''Rebecca'' romanındaki karakter Mrs. de Winter'ın izlerini taşıyor. Ayrıca yeni taşındığı şatonun sert mizaçlı baş kahyası Mrs. Colson'da Rebecca romanındaki Mrs. Danvers karakterini andırıyor.



SOSYETENİN KALBİ

Bridgerton dizisi, Dönemin İngiltere'sindeki toplumsal yapıyı geniş bir perspektiften ele alarak mizahi anlatımla izleyiciye sunuyor.  Dizide Society Papers adlı dedikodu bültenindeki skandal yazılarıyla sansasyon yaratan gizemli yazar Lady Whistledown karakteri, aslında sosyolojik açıdan keskin bir gözlemle ele aldığı burjuvazi ve aristokrasi sınıfını nüktedan bir dille eleştiriyor. Netflix'in romantik, dram ve komedi türündeki dizisi, özellikle "Dönem Dramaları" severlerin beğeniyle izleyeceği bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY




YER ALTI DÜNYASINA FANTASTİK BİR YOLCULUK "CHILLING ADVENTURES OF SABRINA"

 



KARANLIKLAR PRENSESİ SABRINA

Doksanlı yılların popüler dizisi Sabrina The Teenage Witch'in (1996–2003) karanlık versiyonu olan Chilling Adventures of Sabrina, yarı cadı ve yarı insan bir genç kızın macera dolu hayatını konu alıyor. Amerikalı illüstratör George Gladir ve sanatçı Dan DeCarlo'nun çizgi romanından uyarlanan Netflix dizisi, fantastik ve korku severlerin kaçırmaması gereken gotik atmosfere sahip karanlık bir yapım. Başta dizi genç izleyici kitlesine hitap ediyor görünse de, aslında içerisinde yer alan onlarca mitolojik sembol ve metafor sayesinde yetişkinlerin de beğenerek izleyeceği bir korku-gerilim macerası sunuyor. Ayrıca dizide yaratılış destanlarından gotik edebiyata, okültist yazarlardan tarihsel metaforlara ve çeşitli mitsel sembollere varıncaya kadar sayısız kaynağa gönderme bulunuyor. Bu da diziyi emsallerinden ayırıyor ve izleyiciye benzersiz bir fantastik anlatı sunuyor.



DİZİNİN KONUSU

Yarı insan ve yarı cadı olan Sabrina Spellman, Greendale'de bir Cenaze evi işleten Halaları Zelda ve Hilda, kedisi Salem ve kuzeni Ambrose ile birlikte yaşamaktadır. Ancak bir gün vefat etmiş babasının aslında karanlıklar dünyasının efsanevi büyücüsü Edward Spellman olduğunu ve kendisinin de önemli bir soydan geldiğini öğrenir. Sabrina artık, bir yandan ölümsüz cadıların ve büyücülerin gittiği yer altı dünyasındaki Gizli Sanatlar Akademisi adlı yeni okuluna alışmak ve diğer yandan ise ölümlülerin dünyasına ayak uydurmak zorundadır. Fakat karanlıklar lordu Lucifer'in Sabrina için korkunç planları vardır.

Yönetmenliğini Roberto Aguirre-Sacasa'nın yaptığı dizinin oyuncuları arasında Kiernan Shipka, Ross Lynch, Lucy Davis, Miranda Otto, Chance Perdomo, Michelle Gomez, Jaz Sinclair ve Tati Gabrielle yer alıyor.




KIYAMETİN ŞAFAĞI

Sabrina'nın kuzeni Ambrose, Sabrina'nın arkadaşı Harvey'e çizgi roman okumaktan hoşlandığını ve sevdiği yazarların; Alan Moore, Neil gaiman ve Grant Morrison olduğunu söyler. Bu illüstratörler cehennem tasviriyle popülerleşmiş eseleri yaratan çizerlerdir. Büyücülerin akademide buluşmak için gittiği kulübün ismi Dorian'ın Gri Odası yani İngiliz yazar Oscar Wilde'ın Dorian Grey'in Portresi kitabından bir alıntı. Sabrina büyücülerin gittiği kulübe ilk girdiğinde Alman besteci Ludwig van Beethoven'ın Ayışığı Sonatı/Moonlight Sonata çalmaktadır. Ayrıca dizideki karakterlerin isimlerinde de gotik ve korku edebiyatındaki popüler yazarlara saygı duruşu sergileniyor. Örneğin Sabrina'nın gittiği Gizli Sanatlar Akademisi'nin yöneticisi Peder Faustus Blackwood'un ismi, korku edebiyatı türüne hayalet öyküleriyle katkılar yapan yazar Algernoon Blackwood'tan alıntıdır. Ayrıca Akademinin Kardeşler adıyla anılan okul yönetimindeki öğretmenlerin isimler Arthur Machen, Catherine Carswell, Howard Phillips Lovecraft, Ambrose Bierce ve Shirley Jackson'da korku edebiyatının en ünlü yazarlarının isimleridir. Sabrina'nın akademiden arkadaşları Prudence, Dorcas ve Agatha adındaki Tuhaf Kızkardeşler/The Weird Sisters, William Shakespeare'in Macbeth eserindeki cadılar üçlüsüdür. Sabrina'nın onları çağırmak için kullandığı büyü, doğrudan Macbeth'teki cadıların konuştuğu satırlardan alınmıştır. 


GÖLGELERİN KADINI

Cadı Sabrina, insanlara her daim yardım elini uzatan bir karakter. Muzip ve haylaz da birisi olan bu karakterin aslında alt metninde sergilediği feminist tavırlarla güçlü kız imajı çiziyor. Sabrina'nın kedisi Salem ise ismini; Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında cadılık suçlamalarının gerçekleştirildiği Salem Cadı Mahkemeleri'nden alıyor. Cesur kız Sabrina, dizide yer altı dünyasına yaptığı korkusuzca yolculuklar sırasında, cehennemi eserlerinde detaylıca tasvir eden İtalyan ozan Dante Alighieri ve Rönesans ressamı Hieronymus Bosch'tan alıntılar gözlemleniyor. 




PANDORA'NIN KUTUSU

Cesur cadı Sabrina, dünyaya musallat olan dehşetlerden sonuncusu Boşluk/The Void adlı kozmik dehşeti durdurmak için Pandora'nın Kutusu'nu alır ve boşluğun içerisine girer. Boşluk adlı kozmik ortama girdiğinde Sabrina'nın her iki yanında Ters Perspektif/Reverspective akımının öncüsü Hollandalı çizer M. C. Escher'in eserleri belirir. Elinde tuttuğu kutu ise; Antik Yunan mitlerinde adı  geçen, içinde kötülüklerin bulunduğu rivayet edilen sihirli kutu "Pandora'nın Kutusu"dur. Ayrıca kasabadaki gençlerin buluştuğu Dr Cerberus adlı mekanın sahibi, ismini Yunan Mitoloji'sindeki Cehennemi yöneten Hades'in, ölüler dünyasına açılan yer altı dünyasının kapısında bekleyen 3 başlı cehennem bekçisi köpekten alıyor. Netflix yapımı Chilling Adventures of Sabrina, fantastik ve korku severlerin beğenerek izleyeceği bir yapım. Sinema tarihine ait filmlerden alıntılar yapılarak nostaljik anlar yaşatılan dizide, eski yapımında halalarını oynamış olan oyuncuların yeni dizide de tekrar ortaya çıkması seriyi severlere oldukça duygusal anlar yaşatıyor. 

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


NETFLIX'TEN MODERNİZE BİR ARSENE LUPIN UYARLAMASI "LUPIN"

 


KİBAR HIRSIZ

Netflix'in Lupin dizisi, Fransız yazar Maurice Leblanc'ın kurgusal karakteri Arsene Lupin'in maceralarından esinleniyor. Yönetmen koltuğunda Emmy ödüllü yönetmen Louis Leterrier'in oturduğu dizinin başrolünde En İyi Erkek Oyuncu dalında César Ödülü kazanan Fransız aktör Omar Sy bulunuyor. Dizide kibar bir üçkağıtçı ve aynı zamanda kılık değiştirme ustası olan karakter, kendisine zarar veren zenginleri kurnazlığıyla alt ediyor. Ana karakterin zenginleri perişan ederek intikam alışının alt metninde, Arsene Lupin'in burjuva sınıfına karşı polemik yapması geleneğine bir tür saygı duruşu sergileniyor. Her sahnesinde gizem ve aksiyon dolu olan dizi, izleyiciyi büyüleyici bir Paris atmosferi eşliğinde macera dolu bir serüvene davet ediyor. 




DİZİNİN KONUSU

Assane Diop, babasının varlıklı bir aile yüzünden haksızlığa uğrayarak ölmesi üzerine intikam almaya karar verir. Öç almak için, babasının yıllar önce ona verdiği Arsene Lupin adlı kitap Assane'in en büyük ilham kaynağı olur. 
George Kay'in yaratıcısı olduğu dizinin oyuncuları arasında; Omar Sy, Vincent Londez, Antoine Gouy,  Ludivine Sagnier, Clotilde Hesme, Hervé Pierre ve Shirine Boutella bulunuyor.




DEDEKTİF MAIGRET'E SAYGI DURUŞU

Kibarlığından ödün vermeyen bir kılık değiştirme ustası olan Assane Diop, kurbanlarına karşı keskin ve alaycı bir mizah üslubu takınıyor. karakterin izleyiciyi cezbedip serüvene dahil eden bu mizâcı, aynı zamanda düşmanlarından da bir tür intikam alma biçimi sergiliyor. Assane Diop, gazeteci Fabienne Beriot karakteriyle beraber plan yaparak dedektifliğe soyunduğu sahnede kitaplar görülüyor. Bu kitapların arasında Fransızca yazmış Belçikalı yazar Georges Simenon'un ''Dedektif Maigret'' romanı yer alıyor. Simenon, kitapları dünyada 500 milyon kopya satarak polisiye roman türüne büyük katkı sağlayan ve türe getirdiği yeniliklerle alanında çığır açan önemli bir isimdir. Lupin dizisinde Maigret romanının yer alması, Georges Simenon'a yapılan saygı duruşunun bir simgesidir.




HIRSIZLARIN ŞAHI ASSANE DIOP

Assane Diop karakteri, aslında ideolojik anlamda bir Robin Hood imgesi sergiliyor. Zenginden aldığı parayı, ihtiyaç sahibi olan mağdur durumdaki insanlara veriyor. Dizide bir yandan Fransa'nın; zengin, lüks ve şatafatlı hayatları gösterilirken, öte yandan diğer tarafta alt sınıfların toplumdaki yaşam savaşları ve ekonomik çelişkiler sergileniyor. Hırsız olarak lanse edilen Assane Diop karakteri, kötüleri yok edip iyilerin hakkını teslim ederek aslında bir nevi adaleti sağlıyor. Netflix'in macera ve aksiyon türündeki Lupin dizisi, sizi maceradan maceraya sürüklerken zamanın nasıl akıp gittiğini anlayamayacaksınız.  

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY
















NETFLIX'TEN STEVE CARREL İMZALI KOMEDİ DİZİSİ "SPACE FORCE"


 

UZAY KUVVETLERİ

Netflix platformunda yayına giren dizi Uzay Kuvvetleri (Space Force)  komedi ve maceranın bir arada olduğu eğlenceli bir yapım. Başrolünde Altın Küre Ödüllü oyuncu Steve Carell ve yardımcı rolde iki defa Oscar'a aday olan usta oyuncu John Malkovich yer alıyor. Hiciv dolu bu absürt komedi dizisinde; ABD başkanının emri üzerine "Ay'a Postal Basmak(!)" harekatı başlatılır. Uzay Kuvvetlerini kurmakla görevli bir grup insanın başına ise General Mark R. Naird (Steve Carrell) getirilir. Dr. Adrian Mallory (John Malkovich) ise ona yardım etmek amacıyla görevlendirilen bilim adamıdır. General Neird, bir yandan rakip ülkelerden önce uzayda üstünlük sağlamak isteyen ABD başkanının emirlerini yerine getirmeye çalışırken, diğer taraftan en büyük rakibi Hava Kuvvetleri Komutanı (Noah Emmerich) ile mücadele etmekte ve ergenlik çağındaki genç kızı Erin (Diana Silvers) ile ilgilenmeye çalışmaktadır. Bilim kurgu ve macera türündeki dizi, absürt komediden hoşlananların beğenerek izleyeceği bir yapım. 



DİZİNİN KONUSU

ABD ordusunun kurulan yeni birimi Space Force'ta görevli uyduları saldırıdan korumak ve uzaya ilişki çeşitli görevleri yürütmektir. Bu birimin başına ise General Mark R. Naird ve bilim adamı Dr. Adrian Mallory getirilmiştir. General ve birimi bir yandan yeni görevlerinde ne yapmaları gerektiğini çözmeye çalışırken, diğer yandan uzayda üstünlük sağlamaya çalışan rakip ülkelere karşı mücadele etmektedir.

Steve Carell ve Greg Daniels'in yaratıcısı olduğu dizinin oyuncuları arasında; Steve Carell, John Malkovich, Ben Schwartz, Diana Silvers, Jimmy O. Yang ve Lisa Kudrow yer alıyor. 





SEVGİNİN GÜCÜ

Steve Carrell'ın canlandırdığı General Neird, yeni uzay birimi Space Force'ta verilen emirleri uygulamaya çabalarken bir yandan da aile babası görevini yerine getirmeye çalışmaktadır. Ergenlik çağındaki kızı Erin, zor bir dönemden geçerken babası her an yanında olamaz ve bu Erin açısından problem yaratır. Baba kız her ne kadar kuşak çatışması yaşasalar da aralarındaki sevgi bağının gücü sayesinde bu çatışmanın üstesinden gelirler. Dizide önem verilen mesaj da tam olarak bu. Her zorluğun üstesinden sevgiyi kullanarak gelebilineceğinin altı çiziliyor. 2. sezon onayını alan Netflix yapımı Space Force, macera ve absürt komedi severlerin beğenerek izleyeceği bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY