2 Şubat 2020 Pazar

YAPAY ZEKANIN GÖZÜ: OMNISCIENT (HER ŞEYİ BİLEN)



Netflix'in Brezilya yapımı olan Omniscient, yakın geleceği konu alan bir bilim kurgu dizisi. Projenin arkasındaki isim ise %3 adlı bilim kurgu dizisinin yaratıcısı Pedro Aguilera. Omniscient dizisi denetim biçimlerinden birisi olan gözetim mekanizmasını işliyor. Yevgeni Zamyatin, George Orwell, Aldous Huxley ve Ray Bradbury 'nin öncüsü oldukları distopik/ gözetim toplumu hikayelerine yenilikçi bir bakış açısıyla yaklaşan yapım, özellikle hikaye anlatımı ve işleyiş açısından çok başarılı. İzleyiciye yaklaşmakta olan kaotik geleceğin içerisine sokarak ürkütücü sorular sordurmasının yanı sıra, bir ütopyanın nasıl distopyaya dönüşebileceğine güzel bir örnek teşkil ediyor.





OMNISCIENT KONUSU
Omniscient adlı özel bir şirket, vatandaşları dronelar tarafından 7/24 gözetim altında tutuyor. Bu şekilde hırsızlık, cinayet gibi kriminal olayların önüne geçmektedir. Ancak her sistemde olduğu gibi istisnaların önüne geçemez ve bir cinayet gerçekleşir. Bu cinayetin katili ise yüksek teknolojinin getirdiği imkanlara rağmen bulunamaz. Babasının cinayete kurban gitmesine göz yummayan Nina Peixoto, Omniscient adlı şirkete girerek sistemdeki açığı ve babasının katilini aramaya başlar.
Oyuncuları arasında; Carla Salle, Sandra Corveloni, Jonathan Haagensen, Guilherme Prates, Luana Tanaka, Marcello Airoldi, Marco Antônio Pâmio ve Bruno Lourenço yer alıyor. 







GÖZÜN İKTİDARI

Netflix Brezilya yapımı dizi Omniscient, Latince; Omni (Her şey, tüm) ve Scient (Bilmek, Bilgi) kelimelerinden oluşuyor. Distopik hikayelerde ve anlatılarda; gözetim, iktidarın temel denetim biçimlerinden birisi haline gelir. Burada göz önemli bir iktidar organıdır. Gözün gücü, kitlesel özgürlükleri yok ederek toplumsal denetimi sağlamaktadır. Bu türün en önemli örnekleri; George Orwell'ın 1984'ü, Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sı, Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451'dir. Omniscient dizisinde ise buna toplumsal denetimi sağlayan özel bir şirket aracılığıyla tanık oluyoruz. Omniscient adlı şirket ülkenin sadece bir şehrini denetim altına almıştır. Gelecekte ise bu oranı arttırmayı amaçlar. Hikaye boyunca insanlara kullanılan sistem sayesinde özgürlük vaatlerinin sıralandığını görüyoruz. Evlerde kimse kilit kullanmıyor, pencerelerde  demir parmaklık, sokaklarda güvenlik kamerası yok. Çünkü etrafta uçuşan bireysel dronelar sayesinde herkes devamlı gözetim ve takip altında. Kimse suç işleyemez mesajı veriliyor. Ancak burada altta yatan mesaj ise çok farklı. Şöyle ki; tüm şehir yapay zekaya bağlı yeni teknolojik sistem Omniscient'in yardımıyla aslında yüksek güvenlikli bir hapishaneye dönüştürülmektedir. 




YAPAY ZEKANIN YÜKSELİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜN SONU MU?

Günümüzde yapay zekaya olan merak giderek artmakta. Bilimden sanayiye hatta savaş sistemlerine kadar ülkeler geleceği şekillendirecek olan bu nimetten yararlanmakta. Elbette bu alanı ele alınca alanın öncüsünü anmamakta olmaz. 20 yüzyılın dahisi olarak anılan İngiliz bilgisayar bilimci ve kriptolog Alan Turing, yapay zekanın kurucusu sayılır. Turing'in temellerini attığı insan zekasını taklit eden makine bilinci, dizide ise (Omniscient'i kontrol eden) ana bilgisayar olarak karşımıza çıkıyor. Hikaye boyunca; "Ana bilgisayarı kontrol eden, her şeye sahip olur " mantığı hakim. Yapay zekanın ve yüksek teknolojinin imkanlarından faydalanarak vatandaşlara vaat edilen bu rahat yaşam aslında insanların özgürlüğüne bir kısıtlama getiriyor. George Orwell'ın 1984 romanında işlediği; "Büyük Birader Seni İzliyor (Big Brother Is Watching You)” kavramı aslında hikayenin temelini oluşturuyor. Dizide verilmek istenen önemli toplumsal mesajlardan biriside; Her vatandaşın göz hapsinde tutularak özgürlüklerinin elinden alınmasının altı çiziliyor. Tıpkı ABD'li yazar Dave Eggers'ın aynı adlı eserinden uyarlanan 'Çember (Circle)' filmindeki gibi. Çember'de aynı konuya farklı bir açıdan yaklaşmıştı.





PANOPTİKON YA DA GÖZETİM EVİ

 İnsanları tecrit altına alma  mekanizmasının temellerini atan isimlerden en önemlisi İngiliz filozof Jeremy Bentham'dır. 1787 yılında Jeremy Bentham, Panoptikon/Gözetim Evi adlı bir yönetim planı tasarlar. Panoptikon ilkesini İngiltere'deki bir arkadaşına mektuplar aracılığıyla anlatır. Gözetim altına alınacak her türlü insanın bulunduğu kurumlara (özellikle; Hapishane, ıslahevi, cezaevi ve akıl hastanesi gibi) uygulanabilecek bir yapı ilkesi tasarımıdır. Bu mektuplarda insanları kontrol altında tutacak her şeyi ayrıntısıyla düşünmüş ve tasarlamıştır: Merkezi ısıtmadan, tuvaletlere, aydınlatmadan oturaklara, havalandırmalara ve beslenmeye kadar aklınıza gelebilecek her türden şey bu planda mevcuttur. Bentham'ın geçmişte tasarladığı ilkesini, bugün Omniscient dizisinde yapay zekanın da katkısıyla geliştirilerek işlendiğini görüyoruz. Aynı yapıya Fransız düşünür ve tarihçi Michel Foucault'nun eserlerinde de rastlıyoruz. Hapishanenin Doğuşu adlı eserinde 'Görülmeden Gözetim Altında Tutulan Hapishane Sistemi'ni işler. Burada hem Bentham'ın Panoptikon'una dair incelemeler yapar ve hem de hapishanenin tarihteki oluşumunu ele alan derinlemesine bir tarihsel çalışma yapar. Foucault kitabında şöyle der; " 'Disiplin', ne bir kurumla ne de bir aygıtla özdeşleşebilir: o bir iktidar tipi, iktidarı icra etmenin bir tarzı olup koskoca aletler, teknikler, usuller, uygulama düzeyleri, hedefler bütünü içermektedir; o iktidar 'fiziği' veya 'anatomisidir', o bir teknolojidir." der. Omniscient dizisinde işlenen yapıda, Foucault'un bahsettiği disiplin teknolojisini tamamen görüyoruz. 






GÖSTERİ TOPLUMU

20. yüzyılın ikinci yarısının en önemli düşünürlerinden Fransız filozof Guy Debord, Gösteri Toplumu adlı kitabında, medyanın yarattığı sanal dünyanın kapitalizmin en gelişmiş çeşitlerini yeniden üretmedeki vazgeçilmez rolünü saptar. Bunun örneklerini de Omniscient dizisinde insanların bağımlısı olduğu teknoloji ortamında görüyoruz. London School of Economics and Political Science’ta profesör olarak çalışan İngiliz filozof John Gray, Kuklanın Ruhu adlı kitabında; "Birkaç on yıl sonra makinenin büyük insan emeği girdisine ihtiyacı olduğunu artık o kadar da kesin olarak söyleyemeyiz. Birçokları internetin bazı iş alanlarını nasıl yok ettiğini, bazılarını da temelden değiştirdiğini gözlemlemiştir." der. Omniscient dizisinde Gray'in işte bu sözüne tanık oluyoruz. Şöyle ki; geleceğin teknolojisine hakim olan genç bireylerin yeni iş alanlarında aranılan çalışan olması John Gray'in iş alanlarının temelden değişeceği sözünü bizlere gösteriyor.
Aile bağları, aşk ve geleceğin yenilikçi iş hayatı hakkında farklı açılara değinen Netflix'in Brezilya yapımı dizisi Omniscient, bilim kurgu severlerin ve polisiye hayranlarının kaçırmaması gereken farklı ve yenilikçi bir hikaye sunuyor.


İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder