15 Ağustos 2022 Pazartesi

DAKOTA JOHNSON’LI BİR JANE AUSTEN UYARLAMASI “İKNA (PERSUASION)”

 



ÖLÜMSÜZ BİR AŞK HİKÂYESİ

Dünya edebiyatının kült romancısı İngiliz yazar Jane Austen’in 1817 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Netflix yapımı eğlenceli film, izleyiciyi Viktorya Dönemi olarak anılan İngiltere’nin 19. Yüzyıl dönemine götürüyor. Austen’in ölümünden önce tamamladığı son romanı olan ‘’İkna (Persuasion)’’, yazarın sıkıntılı zamanlar geçirdiği Birleşik Krallığı’n Güney Batı bölgesinde bulunan Bath kentindeki oldukça dokunaklı ve aynı zamanda mizah yüklü bir aşk hikâyesini konu alıyor. Başrolünü Amerikalı BAFTA adayı oyuncu Dakota Johnson’ın üstlendiği yapımın yönetmeni ise, Glasgow'daki Kraliyet İskoç Müzik ve Drama Akademisi'nde yönetmenlik eğitimi alan İngiliz tiyatro yönetmeni ve film yapımcısı Carrie Cracknell imzasını taşıyor. Klasik yazar Jane Austen’in eserleri; 18. Yüzyılın Duygusal-romantik romanlarını eleştirir ve 19. Yüzyıldaki Realizm yani Gerçekçilik Edebiyatı’na geçişte önemli dönüm noktası sayılır. Gerçekçilik terimini eleştirmenler Fransız gerçekçilik okuluna atfederler. İlk defa yeni-klasik resmin şiirsel idealine karşı Hollanda Altın Çağı’nın en tanınmış ressamı ve Barok resim sanatının en büyük ustası Rembrandt’ın “insani gerçek”ini belirtmek üzere estetik bir niteleme olarak kullanıldı. Daha sonra 1856 yılında Duranty’nin yayımladığı Réalisme dergisinde tamamen edebi bir anlama kavuştu. Roman türünün ilk yazarları, yarattıkları karakterleri modern toplumsal ortamda yaşayan bireyler olarak düşünülmelerini sağlayacak şekilde adlandırarak, geleneksel olarak alışılagelmişten anlamlı bir dönüşüm gerçekleştirdiler. İngiliz edebiyatının büyük yazarı Daniel Defoe’nin ‘’Robinson Crusoe’’ ve ‘’Moll Flanders’’ romanlarında, kahramanlarının çoğunda eksiksiz ve gerçekçi adlar ya da takma isimler kullanmaktaydı. Samuel Richardson, Henry Fielding ve Daniel Defoe’nin edebiyatta başlattığı, karakterleri sıradan modern isimlerle yaratma tekniği, 18. Yüzyıl romancılarından bazılarınca benimsenmemiş olsa da, sonrasında romanın biçimsel bir geleneği halini aldı. Austen’in yaşadığı döneme ilişkin tasvirlerinde toplumun sosyolojik yapısını ve kültürel dokusunu; sert, ironik ve inceden inceye alaycı bir dille eleştiren yazar, yarattığı güçlü kadın başkahramanlarıyla dönemin aile değerleri ve akrabalık ilişkilerini sorgulayarak, kadın duyarlığı ve cinsiyet eşitliği gibi konuları ele alır. Feminist hareketin evriminde önemli bir eşik olan Austen’in ‘’İkna’’ yapıtı da, romanları arasında adeta bir mihenk taşı sayılır. Romantik, komedi ve dram türlerindeki Netflix dizisi Persuasion, İngiliz orta sınıfının; evlilik, statü, servet ve mevki gibi konular çerçevesinde geniş bir pencere açıyor ve toplumsal bir eleştiri aynı zamanda güçlü bir hiciv örneği sunarak dönemin tarihsel bir panoramasını çiziyor.



FİLMİN KONUSU

Düşük sosyal statüden geldiği için deniz subayı Frederick Wentworth ile evlenmemesi için ikna edilen Anne Elliot, sekiz yıl aradan sonra aşık olduğu adamla tekrar karşılaşır. Bu defa, kalbinin sesini dinleyip gerçek aşkı bulabilecek midir?

Oyuncuları arasında; Dakota Johnson, Cosmo Jarvis, Nikki Amuka-Bird, Henry Golding, Mia McKenna-Bruce, Ben Bailey Smith, Yolanda Kettle, Lydia Rose Bewley ve Richard E. Grant yer alıyor.



UMUTSUZLUĞUN DORUKLARINDA

Başkarakter Anne Elliot’ın, yaşadığı ortam ve talihsizlikler sonucunda her zorlukta umut taşıdığını görüyoruz. Novara, Maggiore Hastanesi’nde Psikiyatri Başhekimi, Milano Üniversitesi, Sinir Hastalıkları ve Zihinsel Hastalıklar Kliniği’nde öğretim üyesi olarak hizmet vermiş olan İtalyan psikiyatr Eugenio Borgna; ‘’Şu Bizim Kırılganlığımız’’ adlı kitabında; “Umut da kırılgandır, bununla birlikte onun bu kırılganlığı var olmayan bir geleceğe bağlı olması, sonu olmayan düşüncelere konu olmaktadır.” der. Borgna’nın bu sözleri, filmde her daim geleceğe dair umut dolu olan Anne Elliot’ın, sonu olmayan düşüncelere dalmasını ve melankolik hallerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. İspanya’da kültür ve edebiyatı yeniden canlandırma hareketinde önemli bir isim olan ve Albert Camus’ye göre Nietzsche’den sonra belki de en büyük Avrupalı yazar olan İspanyol filozof José Ortega y Gasset, 31 yaşındayken yayımladığı sanat ve edebiyat alanlarındaki temel düşüncelerini ortaya koyduğu ‘’Quijote Üzerine Düşünceler’’ kitabı, filozofun ileride vereceği eserlerin çıkış noktasını oluşturur. Gasset bu yapıtında kahramanlık karşısında iki tavır takınmanın mümkün olduğunu söyler ve şu sözleri ekler; “Ya kahramanca hayatın ‘anlam’ taşıdığını düşünerek onunla birlikte ıstıraba atılırız ya da gerçekliği her türlü kahramanlığı yok etmesi için hafifçe dürteriz, zira uyuyanın uykusunun dağılması gibi hafif bir dürtme onun için yeterlidir.” der. Persuasion filmindeki Anne Elliot’ın da, Gasset’in bahsettiği ikilemde kaldığını ve sonunda hafif bir dürtüyle tüm hayatının değiştiğini görmekteyiz.




PERSUASION

Anne Elliot karakteri, izleyiciyle kamera aracılığıyla iletişim kurarak Dördüncü Duvar’ın yıkılmasına sebep oluyor. Ekrana dönerek seyirciye sevimli ve sıcakkanlı bir şekilde içini dökmesi, derinlik algısının artmasına ve karakterle kurduğu bağ sayesinde izleyenlerin bu hikayeye dahil olmasına yol açıyor. ‘’Dördüncü Duvar’’ kavramı, tarihte ilk olarak 19. yüzyıl tiyatrosunda Fransız filozof Denis Diderot tarafından ortaya konan bir olgudur. İzleyiciye doğrudan hitap ederek,  güldürüye yardımcı bir araç olarak kullanılır. Gerçekçilik akımıyla gelişen bu kavram, ‘’Grinin Elli Tonu’’ serisiyle yıldızı parlayan filmin başrol oyuncusu Dakota Johnson’ın sempatik tavırları ve cana yakın duruşuyla adeta zirveye çıkıyor.

Dram, romantik-komedi ve tarih türlerindeki Netflix yapımı Persuasion, eğlenceli ve bir o kadar da dramatik olan Jane Austen uyarlaması.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

Kaynakça:

José Ortega y Gasset, Quijote Üzerine Düşünceler, çev. Mehmet Sait Şener, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2018

 

Eugenio Borgna, Şu Bizim Kırılganlığımız, çev. Meryem Mine Çilingiroğlu, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2018

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder