30 Nisan 2021 Cuma

DUYGUSAL BİR SILA HASRETİ "BROOKLYN"

 


DUYGUSAL BİR SILA HASRETİ "BROOKLYN"

İrlandalı yazar Colm Tóibín'in aynı adlı romanından uyarlanan Brooklyn, 1950'lerde geçen muhteşem bir dönem filmi.  Genç kız Eilis'in, savaş sonrası İrlanda'dan umut arayışı içerisinde Amerikan Rüyası'na kapılarak Brooklyn'e göç etmesiyle başlıyor. Film süresince; Brooklyn ve İrlanda arasında yaşamı ikiye bölünen Eilis'in, iki farklı hayat arasında kaldığı büyük bir mücadeleye tanık oluyoruz. Bir tarafta ailesini bırakıp gittiği İrlanda, diğer yanda ise hayallerin gerçeğe dönüştüğü umutlar ülkesi Amerika. Taşra ve mega kent arasındaki yaşam farklılıklarına odaklanan filmde, kozmopolit dünyadaki zorluklara ve kent yaşamının özelliklerine değiniliyor. Eilis karakteri; Brooklyn'e ayak bastığı andan itibaren Amerikan Kültür Emperyalizmi’nin bir parçası olduğunu görüyoruz. Herkes gibi o da, dönemin genç kızlarının kaldığı pansiyonlarda kalıp, erkeklerle tanışmak için gittikleri danslara ve sinema salonlarına gidiyor. Ayak uydurmak için çabaladığı bu yaşam şekli ise, ABD emperyalizminin tekelindeki standart eğlence anlayışı ve sunulan hayat koşulu oluyor. Varoluşçuluk akımının önde gelen temsilcilerinden Fransız düşünür ve yazar Jean-Paul Sartre'in, özgürlüğe mahkum olduğumuzu ancak bunun sorumluluğunun bizde olduğunu söylediği gibi, Eilis karakteri de verdiği kararların sorumluluğunu üstlenerek ruhunu bölen iki yaşam arasındaki bir hayatın sorumluluğunu üstleniyor. Ancak bir yandan da postmodern felsefenin önde gelen filozofları Gilles Deleuze ve Félix Guattari‘nin “Yersiz-Yurtsuzlaşma” kavramının da bu anlamda öne çıktığını görüyoruz.



FİLMİN KONUSU

1950'lerin İrlanda'sının bir taşra kasabasında yaşan Eilis Lacey, imkanları kısıtlı bir yaşama mahkumdur. Ancak gelecek vaatleri sunan Amerika'nın imkanlarına kapılarak ablası, annesi ve arkadaşları dahil tüm geçmişini geride bırakıp Brooklyn'e göç eder. Brooklyn'de kalabalık bir evde oda tutan Eilis, evinden uzakta kaldığı bu ülkede sıla hasreti çekerek yaşamına devam eder. Zamanla yeni arkadaşlıklar kuran genç kız, tanıştığı yakışıklı İtalyan genç Tony ile evlenerek bir gelecek kurar. Ancak İrlanda'dan ablasının ölüm haberini aldığında, her şeyi değiştirecek ve trajik boyutta bir ikilemde kalmasına neden olacaktır.

Yönetmen koltuğunda İrlandalı film ve tiyatro yönetmeni John Crowley'in oturduğu filmin senaryosu, İngiliz roman ve deneme yazarı Nick Hornby'e ait.Filmin oyuncuları arasında; Oscar ve BAFTA ödüllerine aday olmuş genç oyuncu Saoirse Ronan, Emory Cohen, Domhnall Gleeson, Hugh Gormley, Brid Brennan, Maeve McGrath ve Barbara Drennan yer alıyor.



KAPİTAL CENNET

Eilis karakteri, Brooklyn'e geldiğinde Bartoccis dükkanında iş buluyor ve buranın kültürüne adapte olmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. İrlandalı genç kız Eilis; özgürlükler ülkesi diye gittiği Amerika'da, aslında kapitalizm adlı dev çarkın bir dişlisi haline gelip farkında olmadan bu sistemin kölesi oluyor.  Edebiyatta Natüralizm Akımı'nın öncüsü Fransız yazar Émile Zola'nın  1883 tarihli ''Kadınların Mutluluğuna'' adlı romanında, yaratılan sahte cennetlerle tüketimi çılgınca teşvik eden mağaza kültürünü eleştiriyordu. Bu kitaptaki Denise karakteri (tıpkı Eilis gibi), Paris'te kentin göbeğine kurulan devasa mağazada işe girip buradaki acımasız rekabet ortamına ayak uydurmaya çalışıyordu. Filmde de aslında iki dünya arasında bir kırılma yaşayan karakterin; her iki şehrinde ortamına ayak uydurmaya çabalayan, hayatı ikiye bölünmüş  ve adeta arafta kalmış bir ruh olduğunu görüyoruz.




YAKINLIK RETORİĞİ "KOMŞULUK"

İrlandalı göçmen kız Eilis, Brooklyn'e geldiğinde evini genç kızlara pansiyon gibi kiralayan Mrs. Kehoe adlı kadının evinde kalır. Burada kalan kızlarla başta anlaşmakta zorlanan Eilis'in zamanla yakınlık kurarak alıştığı görülüyor. Sorbonne Üniversitesi felsefe bölümünde doçent olan Fransız yazar Hélène L’Heuillet, "Komşuluk- İnsanların Birlikte Varoluşu Üzerine Düşünceler" adlı yapıtında, kent yaşamında bir arada yaşamanın felsefi açılımına odaklanır. Kitabında; "Ne kentsiz ne kırsalsız bu yeni yaşama biçimi, sakinlerinin birbirlerini tanımadıkları müstakil ev öbeklerinin çoğalmasına neden oldu. Sürtüşme ve bozuşma ihtimalini de beraberinde getirir komşuluk." diyerek bir kent unsuru olan komşuluğun ortak bir uzamda meskûn olmak olduğunu belirtir. Brooklyn filmi; İrlanda'da bir taşra kasabasında yaşayan Eilis'in, göç ettiği mega kent Brooklyn'de, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerine alışmak ve aynı zamanda ayak uydurmak zorunda olduğunu gösteriyor.




MEMLEKET HASRETİ

2015 yapımı olan Brooklyn filmi, 2016 yılındaki BAFTA ödüllerinde yılın en iyi İngiliz filmi seçildi ve başrol oyuncusu Saoirse Ronan; En İyi Kadın Oyuncu Dalında Britanya Bağımsız Film Ödülü (2015), New York Film Eleştirmenleri Birliği En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (2015) ve Londra Film Eleştirmenleri Birliği Yılın En İyi İngiliz Kadın Oyuncusu Ödülü gibi ödüllerde mükafatlandırıldı. Dram türündeki Brooklyn yapımı, sizi hem duygusal hem de romantik bir yolculuğa çıkartacak muhteşem bir dönem filmi.

İyi Seyirler Dilerim.

EFE TEKSOY

Kaynakça:

1. Hélène L’Heuillet, Komşuluk-İnsanların Birlikte Varoluşu Üzerine Düşünceler, çev. Adem Beyaz, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2019

2. Émile Zola, Kadınların Mutluluğuna, çev. Filiz Koçer, İstanbul: Payel Yayınları, 2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder