25 Mayıs 2020 Pazartesi

SANAL GERÇEKLİK GELECEKTE İNSANIN KADERİ Mİ: UPLOAD (1. SEZON İNCELEMESİ)






Sanal gerçeklik kavramının hayatımızdaki yeri ve önemi gün geçtikçe daha da sağlamlaşıyor. Bu kavram; alış verişten, insan sağlığına ve hatta ölümsüzlük mitosuna kadar hayal gücüyle doğru ortantılı olarak artıyor ve gelişiyor. 'Amazon Prime' şirketinin 'Upload' adlı dizisi ise yakın gelecekte (2033 yılında) insanlığı beklediği iddia edilen bir yapay zeka projesini anlatıyor. İnsan hayatı nihai sona ermeden, kişinin bilinci sanal gerçeklik ortamında kurulan cennet vari ütopik bir dünyaya aktarılıyor. Burada aktarılan bilinç sayesinde insanoğlu bir nevi ölümsüzlüğe ulaşıyor. Başka bir deyişle izleyiciye öteki dünya kavramının simulasyon hali sunuluyor. Hiciv/mizah ağırlıkta ilerleyen dizi aynı zamanda işlediği konu bakımından da alttan alta düşündürüyor. Romantik Çağın en büyük şairlerinden İngiliz yazar William Blake aynı zamanda mistik bir vizyonerdi de, 'Cennet ile Cehennemin Evliliği' adlı şiir kitabında "Bugün İspatlanmış olan bir zamanlar hayal edilmişti sadece." der. Blake'in hayal gücü ve gerçeklik üzerine sözlerinin diziye ne kadar uygun olduğunu izlediğinizde anlayacaksınız.





UPLOAD KONUSU:

Yakışıklı ve hayat dolu bir genç olan Nathan geçirdiği bir trafik kazası sonucunda ağır yaralanır. Sevgilisi Ingrid, Nathan'ın ölmeden önce Upload adlı sanal gerçeklik hizmeti veren şirketin sunduğu hizmetten yararlanarak sanal bir dünyada yaşamına devam etmesine ikna eder ve Lakeview adlı dijital bir ahiret'e gönderir. Ancak Nathan beklediğinden çok farklı bir dünyayla karşılaşacaktır. 

'The Office' ve 'Parks and Recreation' adlı dizilerin yazarı olan Greg Daniels'in yaratıcısı olduğu Upload dizisinin oyuncuları arasında; Robbie Amell, Andy Allo, Zainab Johnson, Kevin Bigley, Allegra Edwards, Owen Daniels ve Andrea Rosen adlı isimler yer alıyor.





HİPERGERÇEKLİK VE SİMÜLASYON EVRENİ

Fransız filozof Jean Baudrillard; postmodernizm, postyapısalcı felsefe çalışmaları ve ortaya koyduğu 'Simülasyon' kuramıyla 20. yüzyılın en büyük düşünürlerinden birisi olarak anılır. 1981'de yayınlanan postmodernizm felsefe kitabı 'Simülakrlar ve Simülasyon'da; "Bir köken ya da bir gerçeklikten yoksun gerçeğin modeller aracılığıyla türetilmesine hipergerçek yani simülasyon denilmektedir." diyerek gerçeğin yerini alan Simülasyon/hipergerçeklik kavramını tanımlar. Baudrillard'ın kuramında bahsettiği gerçekliğin ortadan kalkarak yerine görüntülerden meydana gelen bir evrenin oluştuğu bu simülasyon evrenini biz dizide sanal gerçeklik hizmeti veren şirket 'Upload' olarak görüyoruz. Dizideki Nathan karakterinin içerisine girdiği Upload evreni, dünyada gerçekleşen ve insanların deneyimledikleri her tür olayın bir tür sanal gerçeklikteki veya soyut evrendeki kopyası olarak karşımıza çıkıyor. Nathan bilincinin aktarıldığı Upload dünyasına girdiğinde gerçek dünya ile iletişime geçebilmektedir ancak bir şeylerin yapay ve gerçekliği taklit edemeyeceğinin farkına varır. Her ne kadar gerçek gibi görünse de Upload evreni sonuçta göstergelerden oluştuğundan kusurlara sahiptir ve gerçek dünyanın bir kopyasıdır. Jean Baudrillard'ın 2004 yılında yayınlanan 'Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği' adlı kitabında "Dünyada olmadan bilinç diye bir şey düşünülemeyeceği gibi bilinç olmadan dünya diye bir yer de düşünebilmek mümkün değildir."der. Baudrillard'ın bu sözlerinde gerçek dünya ve sanal Upload dünyası arasında  kalan Nathan'ın bilincinin kararsızlığının sebebini anlıyoruz. 






VAROLUŞ SORUNSALI

Nathan karakteri Upload evrenine girdiğinde bir yerde kendisini sorgular ve amaç arayışına girer. Upload dünyası dünyada parası olan zengin akrabaları tanıdıkları olan kişilere sanal dünyada lüks bir hayat sunduğu gibi, kimsesiz ve yoksullara da ayda 2 GB (Gigabayt) gibi düşük bir veri kullanımı sunarak düşük hizmet politikası yürütür. Burada da yine alt üst ilişkisi kavramlarının altı çizildiğini görüyoruz. Nathan, 2 GB'lıklar diye bilinen yoksullara yardım etmeyi amaç edinir ve onlara yardım etmeye çabalar. Fransız Aydınlanması'nın en büyük filozoflarından sayılan Jean Jeaq Rousseau, 1778'de yayınlanan 'Yalnız Gezerin Hayalleri' adlı edebi felsefe yapıtındaki 'Birinci Gezinti' bölümünde; "Niçin geldim dünyaya? diye soruyordum kendi kendime. Yaşamak için yaratılmıştım, yaşamadan ölüyorum." diyerek felsefi sorgulamalar yapar ve amaç arayışına düşer. Tıpkı Nathan'ın dizide yaptığı gibi. Nathan'ın giriştiği bu iyilik mücadelesi ve anlam arayışının sebebi bir başka filozofta daha görülüyor. Alman felsefesinin kurucularından Aydınlanma'nın büyük düşünürü Immanuel Kant, ölümünden sonra 1877'de okuyuculara ulaşan 'Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi'nde; "Elimde öyle bir şey var ki, bütün teorilerden daha değerli, o da dünyada yegane değere sahip olan iyi niyet."der. Kant'ın öteki dünyadan yazıldığı izlenimi yarattığı felsefe kitabında en büyük yegane değere sahip şeyin iyi niyet olduğunu belirtir. Bu değere dizide sanal gerçeklik olarak yaratılan öteki dünyaya giden Nathan'ın da ulaştığını görüyoruz. Modern felsefenin babası olarak anılan René Descartes, felsefe tarihinin en önemli metinlerinden birisi olan 1637 yılında yayınlanan 'Yöntem Üzerine Konuşma' kitabında varoluş üzerine önemli felsefi düşüncelerini belirtir; "Ben bütün doğası ya da özü düşünmekten ibaret olan ve varolmak için ne bir mekana varolmak için ne bir mekana ihtiyaç duyan ne de herhangi maddi bir şeye ya da bedene bağlı olan bir şeyim, yani bir tözüm."der. Upload'taki Nathan'ın kişiliğinden ve öz değerlerinden ödün vererek 2 GB'lıkların bölümüne geçtiğinde varolmak ve saygı görmek için maddi değerlere ihtiyacı olmadığını görüyoruz tıpkı Descartes'ın sözlerinde derinlemesine açıkladığı gibi.






GLOBAL KÖY

insanları sanal gerçeklik ortamında bir araya getiren simülasyon evreni Upload, aslında bir nevi insanların etrafını sarıp sarmalayan görsel uzamdan oluşan bir ağ sistemi sunuyor. Medya gurusu olarak anılan Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan, 1960'lı yıllarda ortaya koyduğu 'Global Köy' kavramında; elektronik ortamın ve iletişimin yoğun bir şekilde kullanılmasıyla yaygınlaşacağı ve bunun sonucunda dünyanın global yani küresel bir köye dönüşeceğini öne sürmüştü. 1967'de 'Yaradanımız Medya' olarak çevrilen 'Medium is the Message' kitabında McLuhan, "Yeni kitle kültürünün bir özelliği, herkesin herkesle bağlantılandığı, ilgilendiği, kimsenin artık kişiye özgü bir suçluluğu düşünemediği total bir bağlantılanma dünyası bu artık." sözleriyle aslında bu durumun gelecekte insan hayatını daha da egemenliği altına alacağını ön görmüştü. Tıpkı dizide Ingrid'in sevgilisi Nathan'ı Upload evrenine yükleyerek onu bir nevi egemenliği altına alması gibi.






CENNET SENDROMU

Global birliktelik ve bir aradalık kavramlarına Dünya düşün tarihine damga vuran 'Frankfurt Okulu Düşünürleri'nde de rastlıyoruz.  Alman düşünür, toplumbilimci Max Horkheimer ve Alman felsefeci Theodor W. Adorno'nun yazdığı yirminci yüzyılın en önemli felsefi başyapıtlarından birisi 1944'te yayınlanan 'Aydınlanmanın Diyalektiği'nde, aydınlanma kavramı için; "Parmenides'ten Russel'a ortak parola birliktir." diye belirtir. Upload dizisinde insanların McLuhan'ın kuramında belirttiği gibi aslında Global bir köyde yaşadığını görüyoruz. Amerikan filmlerinden aşina olduğumuz Cennet Sendromu; ilk olarak Amerikan bilim kurgu dizisi Uzay Yolu'nun (Star Trek) 1968'deki 3.sezonun 3.bölümünde 'The Paradise Sendrome' adıyla işlendi. Cennet Sendromu kavramını açacak olursak; her şeye sahip olmanın ve istediği her şeyi yapabilmenin getirdiği yoğun sıkıntı durumunu ve sendromu ifade ediyor. Upload'ta Nathan'ın da bu sendroma yakalandığı bütün olanaklara rağmen memnun olmamasından dolayı belli oluyor. Modern teknolojiler, dijital devrimler ve komünikasyon devrimi üzerine çalışmalarıyla bilinen Amerikalı yazar ve fütürist Alvin Toffler, gelecekte insanların seçenek yokluğundan ziyade aşırı derecedeki seçenek fazlalığından dolayı zor durumda kalacağı öngörüsünde bulunmuştu. Aynı Upload'taki Nathan karakterine olduğu gibi.





Upload dizisi kaliteli bilim kurgu-komedi türüne hasret kalanların kaçırmaması gereken türde bir yapım. İçerisinde verdiği mizahla karışık  düşündürücü mesajlar ve ayrıca izleyiciye sunduğu görsel şölen, Upload'ı rakiplerinden fazlasıyla ayırıyor. Upload'ta insanlarla yaşayan hayvanlar ayrıca kullanılan renk paleti ve görseller göz önüne alındığında bir nevi Hollandalı ressam Hieronymus Bosch'un 1503 ve 1504 yılları arasında yaptığı cennet, cehennem ve yaratılış konularını içeren muhteşem tablosu 'Dünyevi Zevkler Bahçesi'ni anımsatıyor. Bir başka ayrıntı ise Chloe Coleman'ın canlandırdığı Nevaeh karakterinin tersten okuduğunuzda 'Heaven' yani 'Cennet' kelimesi karşınıza çıkıyor. Dizideki en saf, düzgün ve kötülük barındırmayan  karakter olması bunun sebebini açıklıyor.
İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder