26 Mart 2020 Perşembe

KIYAMET SONRASINDA KÖRLÜK VİRÜSÜ: SEE (1. SEZON İNCELEMESİ)




Peaky Blinders'ın yaratıcısı Steve Knight'ın elinden çıkan SEE, bilim kurgunun alt türlerinden birisi olan post-apokaliptik yani kıyamet sonrası bilim kurgusu türündeki bir yapım. Dizinin başrolünü Game of Thrones dizisi ve Aquaman filmiyle yıldızı parlayan Jason Momoa üstleniyor. 'SEE' adlı yapım, Apple TV+ platformu için üretilen ilk orijinal dizi olma özelliğini taşıyor. Bölüm başına 15 milyon dolar gibi dev bir bütçe harcanarak çekilen dizinin 3 bölümün yönetmenliğini Ben Efsaneyim/I Am Legend (2007) ve Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm: 1-2 filmlerinin yönetmeni Francis Lawrence yaptı.  




'SEE' DİZİSİ KONUSU

21. yüzyılda meydana gelen ölümcül bir virüs salgınıyla Dünya nüfusu 2 milyonun altına düşüyor ve tüm insanlık görme yetisini kaybediyor. Bu durum insanlığın yaşam biçimlerine varana kadar etkisini gösteriyor. Gelecek bir zaman diliminde geçmesine rağmen, insanlık geçmişte olduğu gibi ataerkil temele dayanan kabile yaşamına geçiyor. Alkany Kabilesi'nin lideri Baba Voss, 3 ay önce kabileye sığınan Maghra'yı ve ilaveten Haniwa ve Kofun adlı çocuklarını sahiplenir. Zaman geçtikçe çocuklarda bir farklılık olduğunu anlarlar. Haniwa ve Kofun görme yetisine sahiptir. Ancak Payan Krallığı’na hükmeden ve gücü elinde bulunduran Kraliçe Kane ve onun ordusuna liderlik eden Tamacti Jun'un kötü planları vardır.
Oyuncuları arasında; Jason Momoa, Sylvia Hoeks, Hera Hilmar, Christian Camargo, Archie Madekwe ve Nesta Cooper yer alıyor.






"KÖRLER ÜLKESİ'NDE TEK GÖZLÜ İNSAN KRALDIR"

Apple TV +'ın en büyük bütçeli yapımlarından birisi olan SEE dizisinde; körlüğe mahkum olan insanlığın umut arayışı ve yaşam mücadelesi öyküsünü konu alsa da, alt metnine baktığımızda birçok farklı anlam ortaya çıkıyor. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar José Saramago, 1995 yılında yayınlanan kitabı 'Körlük' kitabında salgın şeklinde yayınlan bir hastalık sonucunda insanlığın beyaz körlük adlı bir hastalığa mahkum olmasını ve bu süreçle birlikte gelen panik ve korku yüzünden toplumdaki ahlaki değerlerin nasıl yozlaştığını ve yok olduğunu işlemişti. Saramago'nun kitabında körlük aslında bir metafordu ve insanlığın aslında gözlerinin önünde olan şeylere nasıl kör olduklarını hırstan, öfkeden ve akıllarına koydukları bir düşünce yüzünden nasıl zihin körlüğü yaşadıklarını aktarmıştı. Aynı metafora SEE dizisinde de rastlıyoruz; salgın hastalık sonucunda gelen körlükle beraber insanlığın yozlaştığı, cahilliğin arttığı ve bu süreçte gelecek bir zamanda olmasına rağmen geçmişteki yaşamsal faaliyetlerin sürdürüldüğü görülüyor.





KÖRLER ÜLKESİ

Körlüğün edebiyatta bir hastalık olarak anlatılması aslında çok daha eskiye dayanıyor. İngiliz klasik bilim kurgu yazarı Herbert George Wells, ilk olarak 1904 yılında Strand Magazine'in Nisan sayısında yayınlanan öyküsü 'Körler Ülkesi'nde bu konuyu derinlemesine işlemişti. Nunez adlı bir dağcı, And Dağları'nın vahşi ve gizemli diyarlarında bildiğimiz Dünya'dan soyutlanmış insanların yaşadığı bir ülke keşfeder. Burası görme yetisi olmayan insanların yaşamlarını sürdürdükleri 'Körler Ülkesi'dir. Nunez'le tanışan Körler Ülkesi vatandaşları Nunez'in asıl hasta olduğunu kendilerinin düzgün olduğu fikrini ortaya atarlar. Körler Ülkesi insanlarıyla yaşamaya alışan Nunez, Yacob adlı ustanın kızı Medina-Sarote'ye tutulur ve sonunda aşık olur. Ancak Körler Ülkesi filozoflarına göre Nunez ve Medina-Sarote'nin birlikte olabilmesinin tek bir yolu vardır o da Nunez'İn tedavi olması yani gözlerini kör etmesi gerekmektedir. H.G.Wells'in bu öyküsünde de aynı öykü temasının farklı bir çeşidiyle karşılaşıyoruz. Burada Wells farklı bir metaforu ele alarak, asıl kör olanın bizler mi yoksa görmeyenler mi olduğu sorusunun altını çizmişti. 1981 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Elias Canetti'nin, gerçeklik karşısında insanın ne kadar körleşebileceğini işlediği 'Körleşme' kitabı da bu alanda anılması gereken önemli eserlerdendir.






KIYAMET SONRASI DÜNYA

SEE dizisi, umudu ve yaşam mücadelesini anlattığı hikayenin merkezine koysa da aslında körlüğü bir eğretileme/metafor olarak kullanarak izleyiciyi çeşitli soru işaretleriyle baş başa bırakıyor. Bunun yanı sıra seyirciye sunduğu aksiyon sahneleri ve kıyamet sonrası dünyayı yansıttığı inanılmaz görsel atmosfer diziyi günümüzün kaliteli bilim kurgu yapımları arasında yerini almasını sağlıyor. Jason Momoa ve Sylvia Hoeks'in muhteşem bir performans sergiledikleri yapım, distopya severlerin kaçırmaması gereken bir dizi.


İyi Seyirler Dilerim


EFE TEKSOY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder