16 Kasım 2022 Çarşamba

SIRA DIŞI BİR ÜTOPİK-GERİLİM FİLMİ “DERT ETME SEVGİLİM (DON’T WORRY DARLING)

 

 

ÜTOPİK DÜNYANIN MİSTİK TARAFI

Warner Bros. Pictures ve New Line Cinema yapımı Dert Etme Sevgilim (Don’t Worry Darling), bilim kurgu ve psikolojik-gerilim türünün çarpıcı bir şekilde harmanlandığı etkileyici bir gizem filmi. 1998 tarihli The Truman Show’un izinden giden yapım, çarpıcı görselleriyle ve ters köşe sonuyla izleyiciye sıra dışı bir hikaye sunuyor.

Yönetmenliğini ünlü Amerikalı oyuncu Olivia Wilde’ın üstlendiği filmde, Wilde’a kamera arkasında iki kez Oscar adayı olan görüntü yönetmeni Matthew Libatique eşlik ediyor. Müziklerini Oscar adayı ünlü İngiliz besteci John Powell’ın yaptığı filmin kostümleri ise, üç kez Oscar adayı olan Amerikalı kostüm tasarımcısı Arianne Phillips tarafından tasarlandı. Film seyirciye ütopik dünyanın ihtişam ve cazibesiyle (yerleşik cinsiyet rolleriyle) Rat Pack dönemine geri götüren lüks bir yaşam tarzı olarak sunulsa da, alt metninde yatan sosyo-politik göndermelerle sistem eleştirisi yapıyor. Bu konuda senarist Katie Silberman şöyle diyor: “Parçası olduğunuz sistemin bozuk olduğunu anlamanın her zaman kolay olmadığını göstermek istedik. Genel olarak Don’t Worry Darling, bizlere psikolojik-gerilim çerçevesinde derin ve sarsıcı bir aşk hikayesi anlatıyor. Ancak arka planı, gerçeklik ve hayal dünyasının iç içe geçtiği dramatize edilmiş bir simülasyon evreni çevreliyor.’’

Yönetmen/yapımcı/oyuncu Olivia Wilde“Bu psikolojik gerilim, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan filmlere olan aşk mektubum.” diyerek bizlere korkutucu bir rüya evreninin kapılarını aralıyor.

 

FİLMİN KONUSU

1950’lerde Alice (Pugh) ve kocası Jack (Styles), ütopik bir deneysel şirket kasabası Victory’nin ideal toplumunda yaşadıkları için şanslıdırlar. Erkekler her gün kasabanın çok gizli Victory Projesi Genel Merkezi’nde çalışırken, eşleri ise zamanlarını topluluklarının güzelliğinin, lüksünün ve sefahatinin tadını çıkararak geçirirler. Her konut sakininin ihtiyaçları şirket tarafından karşılandığı için hayat mükemmeldir. Karşılığında tek istedikleri gizlilik ve Victory davasına sorgusuz sualsiz bağlılıktır. Fakat Alice, göz alıcı şirketin rahatsız edici sırlar saklıyor olabileceğinden endişelenmeye başlar ve bu ütopik Cennette gerçekten neler olup bittiğini ortaya çıkarmak için elindekileri kaybetmeyi göze alır.

Oyuncu kadrosunda; Oscar adayı oyuncu Florence Pugh, Harry Styles, Olivia Wilde, Gemma Chan, KiKi Layne, Nick Kroll, Sydney Chandler, Kate Berlant, Asif Ali, Douglas Smith, Timothy Simons, Ari’el Stachel, Steve Berg ve Chris Pine yer alıyor.

 

YILDIZ OYUNCULAR

Yönetmen Olivia Wilde ana karakter Alice ile ilgili şunları açıklıyor: “Filmimizin kalbinde, Florence Pugh’un canlandırdığı Alice Chambers var ve o kadar akıl, sevgi ve sıcaklık dolu bir karakter ki, bağlantı kurmamak imkânsız. Bence seyirci olarak ilk andan itibaren empati kurduğunuz ve bağlandığınız biri. Ve bu karakterle, hayatının bu inanılmaz mutlu anında, tam etrafındaki bazı gizemleri sorgulamaya başladığı noktada tanışıyoruz. Ve sonra, onun aynı zamanda vahşice cesur olduğunu keşfediyoruz. Kendini tehlikeye atmaya o kadar istekli ki, cevapları bulmaya olan bağlılığı bizi silip süpürüyor.’’

Senarist Katie Silberman, ana karakterler Alice ve Jack’i “Bu tür bir topluluk için bile genç ve modern. Delicesine âşıklar ve harika bir ekipler. İçinde uyuyan kadın düşmanlığı barındıran 1950’lerdeler. Onlar gerçekten ortaklar. Eşitler. Ve arkadaşlar.” diye tanımlıyor.

Yönetmen Wilde oyuncu seçimleriyle ilgili şöyle diyor: “Jack’i seçmek gerçekten zordu çünkü Florence’a layık bir sahne eşi olabilecek birini bulmak istedik. Ayrıca, tipik olarak 1950’lerin geleneksel adamı olarak tanımlayamayacağımız biri de olmalıydı. İlişkilerinin tekil görünmesini istedik. Basmakalıp bir “evin efendisi” olmadığını, aşklarının gerçek, otantik ve sıcak göründüğünü ve bunun Victory’de özel olduğunu hemen anlarsınız. Jack ve Alice farklılar.” Onları bulduğumuzda, film onların filmi oldu. Florence ve Harry, bu inanılmaz derecede özgün, sıcak, incelikli insan ilişkisini yaratmak ve ekrana getirmek için birlikte çok çalıştılar. Sonraki işimiz onların etrafına kimleri dizeceğimize karar vermek oldu.”

 

VICTORY’NİN CEO’SU FRANK

Kasabanın her sakinini ve Victory Projesi‘nin her çalışanını denetleyen, her yerde hazır ve nazır olan, her şeyi bilen Frank‘tir ve onu da Chris Pine canlandırıyor. CEO, Belediye Başkanı, sosyal lider ve vicdanın sesi Frank, ilerleme adına herkesten kendi felsefe ve vizyonunu paylaşmasını istiyor. Frank karakteri, kişisel gelişim, motivasyon ve anlamlı varoluş konularıyla ilgilenen Amerikalı popüler bir radyocu ve yazar Earl Nightingale ve Amerikalı ünlü motivasyon konuşmacısı Zig Ziglar gibi dönemin motivasyonel/kişisel gelişim figürlerinin ortaya çıkışı ve yıldız yapan popülaritesini andırıyor ve bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi‘nde Psikoloji Profesörlüğü yapmış olan Amerikalı sosyal filozof, psikolog ve ruh bilimci B.F. Skinner’ın davranışçılık üzerine olan psikolojik çalışmalarını çağrıştırıyor. Frank, peşinden gitmek için her şeyi yapacağınız türden bir lider. Şirketinde çalışanlara kendilerinin en iyileri olmaları için ilham veriyor. Dünyayı değiştirmek için yola çıkmış ve dünyayı onunla birlikte değiştirecek kadar cesur olanları memnuniyetle karşılıyor. Film yapımcıları, bu etkileyici oyuncu kadrosunu, özellikle karı koca ilişkileri olmak üzere, ilk prova sürecinde kendi karakterlerinin arka plan hikâyelerini bulmaya teşvik etti.

Senarist Katie Silberman, çekimler sırasında oyunculardan gelen önerileri dikkate alarak yapılan değişiklikleri şöyle anlatıyor: “Onlarla en başlarda çalışırken, bu harika fikirleri getirdiler ve biz de onları hikâyenin içinden geçirmeyi başardık. Birbirleriyle olan gerçek dinamikleri açısından çok şey buldular. Bütün bunlar çekimler sırasında gerçekten işe yaradı. Gerçekten de harikaydı.”

 

ZAFER KASABASI MİMARİSİ

Genel olarak hikaye Zafer Kasabası/Victory Town’da geçiyor ve buranın tasarımı, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı sonrası dönemini kapsayan (1945’ten 1969’a kadar popüler olan) mimari ve kentsel gelişim alanlarında bir Amerikan tasarım hareketi Yüzyıl Ortası Modern Mimari (MCM-Mid Century Modern) estetiğini yansıtmaktadır. 1950’lerin ortalarında bir stil tanımlayıcı olarak kullanılan bu terim, 1984 yılında Cara Greenberg tarafından Mid-Century Modern: 1950’lerin Mobilyaları (Random House) adlı kitabında bir tasarım hareketi olarak tanımlandı ve şu anda dünya çapında akademisyenler ve müzeler tarafından önemli bir tasarım hareketi olarak tanınmaktadır.

 

DON’T WORRY DARLING

Çekimleri, Los Angeles ve KaliforniyaPalm Springs’te gerçekleşen gizem, gerilim ve dram türündeki Dert Etme Sevgilim (Don’t Worry Darling, sizleri ütopik bir dünyanın karanlık tarafına sürükleyecek heyecan dolu bir yapım.

 


İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder