28 Temmuz 2022 Perşembe

İSPANYOL SİNEMASININ USTA YÖNETMENİ PEDRO ALMODÓVAR

 


1949 İspanya doğumlu uluslararası alanda tanınmış film yönetmenlerinden olan Pedro Almodóvar, 1980 yılında 16mm ile çektiği ve sinema gösterimi için 35 mm'ye kadar geliştirilen “Pepi, Luci, Bom ve Diğer Sıradan Kızlar” adlı komedi-hiciv türündeki yapımıyla dikkatleri üzerine çekti. Franco’nun devrilmesinden sonra sinema dünyasına ayak basan Pedro Almodóvar; cinsel maceralarla bezeli melodramları, kültür vurguları, canlı-renkli ve vurucu tonlarla bezeli sinemasıyla Yeni Dalga Akımı’nı temsil etti. 80’ler sinemasının bağımsız öncülerinden olan usta yönetmen; “Annem Hakkında Her Şey”le 1999’da Oscar’ı ve Cannes ’da ‘En İyi Yönetmen Ödülü’nü alan Almodóvar, 2002’deki “Konuş Onunla” filmiyle ‘En İyi Özgün Senaryo’ dalında ikinci Oscar’ını kucakladı. İspanyol Yeni Gerçekçi filmlerinden farklı olarak Almodóvar sinemasının merkezinde yer alan kadınlar, erkek egemen ideolojide kendini gösteren güçlü-baskın figürler olarak yer alıyor ve feminist anlatı öğeleriyle birlikte kadın dayanışmasını merkezine alıyor. Değişen dünyada kadınların psikolojilerini ve içsel dünyalarını sinemaseverlere anlatmaya ve beyazperdeye ustalıkla aktarmaya devam ediyor.




KADIN DAYANIŞMASI

Prömiyerini 78. Venedik Film Festivali’nde gerçekleştiren ve başrol oyuncusu Penélope Cruz’a ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandıran “Paralel Anneler (Madres Paralelas)”, İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın (deyimiyle) bizlere annelik üzerine bir Don Kişot(!) hikâyesi anlatıyor. Ve bu filmde de yine klasik Almodóvar sinemasının tüm simgelerini ve olgularını detaylı ve çarpıcı imgeler üzerinden görüyoruz. Ayrıca yönetmenin kilit rengi olan kırmızı tonun, nötr renk düzeni içerisinde cüretkâr ve güçlü bir şekilde öne çıktığını, bu şekilde de tekdüzelikten keskin bir kopuş sağladığını görmekteyiz.



FİLMİN KONUSU

Doğum için hastaneye giden iki hamile kadın Janis ve Ana, bir araya geldikleri hastane odasında tanışırlar. Bu dostluk, aralarında derin bir bağ oluşturarak hayatlarını kökünden değiştirecektir.

Oyuncu kadrosunda; Oscar ödüllü aktris Penélope Cruz, Milena Smit, Israel Elejalde, Aitana Sánchez-Gijón, Rossy de Palma, Julieta Serrano, Auria Contreras, Carmen Flores, Alice Davies, Ainhoa Santamaría, Adelfa Calvo ve Arantxa Aranguren yer alıyor.




GÜÇLÜ KADIN FİGÜRÜ

Usta yönetmen Pedro Almodóvar için sinema; oyunculardan ışıklandırmaya kadar her açıdan gerçekliğin temsilidir. Bu gerçekliğin içerisinden kopup gelen “Paralel Anneler” filmi ise bizlere; erkekler nedeniyle güç durumda kalan kadınların, aralarındaki kadın dayanışmasıyla bu zorluktan (erkek egemen ideolojide) güçlü kadın figürü olarak çıktıklarını feminist bir eleştiriyle anlatıyor. Fransız feminist filozof Simone de Beauvoir, 1949’da yayınlanan başyapıtı İkinci Cinsiyet (Le Deuxième Sexe) adlı eserinde kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yapar ve modern feminizmin temellerini attığı eserinde; varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı antropoloji gibi kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde tekrardan ele alır. Beauvoir eserinde; “Varolanın daha kökensel bir ‘varlık arayışı’ vardır, cinsellik bunun farklı çehrelerinden sadece biridir. Sartre’ın Varlık ve Hiçlik’te söylediği budur; ayrıca Bachelard’ın Toprak, Hava, Su üzerine yapıtlarında söylediği de budur.” şeklinde yorumlar. Filmde feminist bir duruş sergileyen Janis ve Ana karakterleri üzerinden Beauvoir’in belirttiği gibi aslında kökensel bir varlık arayışında oldukları ve varoluşsal bir anlam sürecinde yer aldıkları görülüyor.




CİNSİYET AYRIMCILIĞI
Yüksek öğrenimini ve doktorasını Yale Üniversitesi'nde tamamlayan Judith Butler, California Üniversitesi'nde Retorik ve Karşı­laştırmalı Edebiyat dalında Profesör olarak çalışmaktadır. Feminist kuramın temel yapıtları arasında yer alan en önemli eseri ‘Cinsiyet Belası’nda; "Kimliğe dayalı dayanışma inşa etmek uğruna  "kadınlar"ın sorun sallaştırılmamış birliğine  sık  sık  atıfta  bulunulsa  da,  cinsiyet  ile toplumsal cinsiyet arasındaki ayrım nedeniyle feminist özne bölün­meye uğrar." der. Butler’ın bahsettiği cinsiyet ayrımcılığını, filmdeki erkek egemen dünyada zor durumda kalan kadın karakterler üzerinden görmekteyiz. Bu anlamda yönetmen; güçlü kadın dayanışması olgusunu, cinsiyet ayrımcılığı kavramı üzerinden bir kez daha irdeleyerek farklı bir bakış açısıyla izleyiciye sunuyor.



 

PARALEL ANNELER

Yapımdaki önemli noktalardan birisinin de, filmde gösterilen erkek egemen dünyadaki kadınların özgürlük arayışında olması. Yirminci yüzyılın en büyük düşünürlerinden birisi olan Fransız yazar ve filozof Jean-Paul Sartre, 1943’te yayımlanan ‘’Varlık ve Hiçlik’’ adlı eseriyle Batı felsefesinin gidişatını değiştirmiş ve yüzyılın en etkili düşünürlerini derinden etkilemiştir. Varoluş felsefesinin en önemli eseri olarak bilinen bu kitabında, özgürlük felsefesinin temelini oluşturan olguların detaylı fenomenolojik irdelemesini yapmıştır ve ayrıca mutlak özgürlük felsefesi anlayışını savunmuştur. Bu kavrama büyük önem veren Sartre, insanın özgürlüğüne mahkûm olduğunu söyler ve “Bütün özlerin temeli özgürlüktür” der. Filmde de İspanya İç Savaşı’nda yakınlarını kaybeden ve bu nedenle de özgür kadınların yetiştirdiği Janis karakteri üzerinden, özgürlük olgusunun büyük önem taşıdığını görüyoruz.

Dram ve melodram türündeki ‘’Paralel Anneler (Madres Paralelas)’’, 94. Akademi Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Film Müziği’ dallarında 2 Oscar adaylığı almış ödül sezonunun iddialı yapımlarından birisi olarak sinema tarihindeki yerini aldı.

İyi Seyirler Dilerim

 EFE TEKSOY

 

Kaynakça:

1. Simone de Beauvoir, İkinci Cinsiyet, çev. Gülnur Acar Savran, İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2020

2. Judith Butler, Cinsiyet Belası, çev. Başak Ertür, İstanbul: Metis Yayınları, 2012

3. Jean-Paul Sartre, Varlık ve Hiçlik: Fenomenolojik Ontoloji Denemesi, çev. Turhan Ilgaz ve Gaye Çankaya Eksen, İstanbul: İthaki Yayınları, 2021

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder