22 Aralık 2021 Çarşamba

RETROSPEKTİF BİR DÜŞ MASALI “DÜN GECE SOHO’DA (LAST NIGHT IN SOHO)”

 



NOSTALJİK BİR RÜYA KUŞAĞI

İngiliz yönetmen Edgar Wright’ın psikolojik-gerilim ve korku türündeki filmi Last Nigh in Soho, izleyiciye halüsinatif ve düşsel bir evrenin kapılarını aralatan mistik bir yapım. Grotesk Gerçekçiliğin korku motifleriyle bezeli bir film olan Dün Gece Soho’da, seyirciyi ana karakteri aracılığıyla kırsaldan kozmopolit bir şehre taşıyor ve parlak ışıkların çevrelediği 1960’ların nostaljik Londra sokaklarında zamanda yolculuğa çıkartıyor. Geçmişin rüyalarına dair yapılan bu karanlık serüven, modern sinemanın neo-noir ve postmodernize türleri arasında gidip geliyor. Ayrıca oradan oraya savrulan karakter üzerinden, postmodern felsefenin önde gelen filozofları Gilles Deleuze ve Félix Guattari‘nin “Yersiz-Yurtsuzlaşma” kavramının da bu anlamda öne çıktığını görüyoruz. Ek olarak; Fransız etnolog ve antropolog Marc Auge’un, üst modernitenin mekanları olarak adlandırdığı “Yok-Yer” kavramı, tanımı itibariyle kimliksel, ilişkisel ve tarihi olmayan mekanları betimler. Filmde geçmiş zamana yolculuk yaparak mekânsal anlam yitimi yaşayan karakterin, Marc Auge’un ütopyanın zıttı olarak bahsettiği olgusu üzerinden mekânsal bir metalaşmayla karşılaştığı görülüyor. Altmışların ışıltılı ve gösterişli eğlence dünyasına adım attığımız karanlık yapım; sinematografik bakımdan renk paletinin yoğun bir şekilde kullanıldığı güzel kadrajlarla bezenmiş benzersiz bir kaotik atmosfer yansıtmasının yanı sıra, bizleri Oscar Ödüllü besteci Steven Price tarafından ustaca bestelenmiş dönem müziklerinin eşlik ettiği kabus dolu bir dünyaya götürüyor. Yönetmen Edgar Wright, yarattığı sıra dışı kahramanında nostaljinin pembe camlı gözlüklerinden kaçınarak ortama bir ihtiyat getirmiş ve neon ışıkları altında platin sarısı saçlarıyla Brigitte Bardot’yu temel alarak parlak ışıklı bir kabus evreni yaratmış.




FİLMİN KONUSU

Genç kız Eloise, hevesli bir moda öğrencisi olarak geleceğine başlamak üzere köyden büyük şehre, Londra’ya gelir. Eski çağa takıntılı bir özlem duyan Eloise, 60’ların İngiltere’sini tüm görkemiyle yaşamayı umutsuzca istemektedir. Kiralık bir oda bulduğu Bayan Collins’in üst katında, gece gördüğü rüyalar onu hayalini kurduğu nostaljik Londra sokaklarına götürür ve orada idolü olan büyüleyici şarkıcıyla karşılaşır. Ancak gördüğü bu vizyonlar karanlık sonuçların doğmasına neden olacaktır.

Filmin oyuncuları arasında; Thomasin McKenzie, Anya Taylor-Joy, Matt Smith, Terence Stamp, Diana Rigg, Rita Tushingham, Michael Ajao ve Synnøve Karlsen yer alıyor.




JAMES BOND’A SAYGI DURUŞU

Bir James Bond filmi yönetmeyi çok istediğini sık sık dile getiren yönetmen Edgar WrightHot Fuzz (2007) ve The World’s End (2013) filmlerindeki James Bond serisine dair geleneği sürdürüyor ve bu yapımda da pek çok gönderme bulunuyor. Şöyle ki; Eloise’in 1965 yılına gittiği zaman diliminde, Sean Connery’nin başrolünü üstlendiği Yıldırım Harkeatı/Thunderball (1965) filminin afişi görülüyor. Ayrıca Jack karakteri barmene James karakteri için Vesper kokteyli hazırlamasını söyler. Bu içecek Ian Fleming’in 1953 tarihli romanı Casino Royale’de ilk olarak adlandırıldı ve James Bond karakteriyle özdeşleşti. Bayan Collins karakterine hayat veren İngiliz aktris Diana Rigg, 1969 yapımı 007 James Bond Kraliçenin Hizmetinde (On HerMajesty’s Secret Service) filminde Tracy adlı Bond kızını oynamıştı. Filmde Barmaid Sage karakterini oynayan İngiliz oyuncu Margaret Nolan ise, 1964 tarihli Altınparmak (Goldfinger) filmindeki Dink karakterini canlandırmıştı. Son olarak filmdeki Cadılar Bayramı sekansında bir karakterin, Yaşamak İçin Öldür/Live and Let Die (1973) filmindeki Baron Samedi ve Spectre (2015) filminde de bir benzerine rastladığımız Daniel Craig‘in Ölüler Günü (Dia De Muertos) kostümünden giydiğini görüyoruz.



PARLAK IŞIKLARIN İÇERİSİNDE RENKLİ BİR GERİLİM

Film ismini 1960’larda aktif olan Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick & Tich adlı İngiliz Beat müzik grubunun 1968’de yayınlanan “Last Night In Soho” adlı şarkısından alıyor. Sandie karakterinin hikâyesi ilerledikçe karakterin de fiziksel olarak değişmeye başladığını görüyoruz. Sandie’nin eskisine göre daha ağır makyaj yaptığını ve yüzündeki renkler daha solgun göründüğü fark ediliyor. Ayrıca kıyafetleri giderek koyu tonlara dönüyor ve ışıltıyla başlayan zarafeti yıpranarak erkekleri baştan çıkarmak için daha dekolte bir giyim tarzına bürünerek, neon parlaklığından karanlık tonlara dönüşen şehrin yozlaşmış kısmını yansıtıyor. Baş döndürücü Sürreal ayna efektlerinden oluşan kaotik düş dünyası ve sihirli bir portaldan geçmişçesine izleyiciyi büyüleyen (kareografisi özenle hazırlanmış) dans sahneleriyle ‘Dün Gece Soho’da filmi, gizem ve gerilim türü severlerin kaçırmaması gereken mistik bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder