26 Nisan 2018 Perşembe

WINCHESTER: GİZEMLİ EV



 Winchester filmi 3,5 milyon dolarlık düşük bütçeye sahip bir yapım. İlginç konusu ve gerçek yaşama ve olaylara dayanması nedeniyle izleyicinin ilgisini çekebilecek bir film. Usta oyuncu Helen Mirren ve Jason Clarke’ın başrollerini paylaştığı filmin yönetmen koltuğunda Michael Spierig ve Peter Spierig kardeşler oturuyor.


MALİKÂNENİN ARDINDAKİ GİZEM

Dünyaca ünlü Amerikan Winchester tüfeklerinin varisi Sarah Winchester, 1884 yılında Kaliforniya eyaletinin San Jose şehrinde toplumdan soyutlanmış bir arazide kendisine devasa ve eşi benzeri görülmemiş bir malikâne yaptırmaya başlar. Yıllar boyunca (38 yıl) 7 gün ve 24 saat süresince inşaatı devam eder. 160 odalı konağın içerisinde; 2000 pencere, 40 merdiven, 47 şömine bulunur. Çıkmaz koridorları, gizli geçitlere ve tavana açılan kapılarıyla karmaşık bir yapıya sahiptir. Ancak Sarah Winchester bu köşkü, akıl hastalığından mustarip olduğu için kendisi için yaptırmamıştır. Rivayete göre; evin içerisinde Winchester tüfeklerinin sayısız ölüme sebep olduğu ruhlar ve hayaletler bulunur ve Sarah’nın peşini bırakmaz. Sarah ise bu varlıkların kafasını karıştırmak için gizemli Winchester malikânesini inşa ettirmiştir. Doktor Eric Price, akıl sağlığından şüphe edilen Sarah’nın, ‘Winchester Repeating Arms Şirketi’ni yönetebileceğine uygun olup olmadığını araştırmak üzere malikâneye gönderilir. Fakat karşılaşacağı şey aradığından fazlası olacaktır.

HAYALETLERİN KAYNAĞI
Amerikalı korku yazarı Howard Philips Lovercraft şöyle der; “İnsanlığın en eski ve en güçlü duygusu korkudur, en eski ve en büyük korku da bilinmeyenin korkusudur.”  Korku, Prehistorya denilen yani tarih öncesi çağlara kadar gider.  Şeytan- ruh çağırma ayinleri, Avrupa’daki Ortaçağ korku atmosferi, Mistik Kuzey İskandinav Edda ve Sagaları, Kıta Avrupası’nda 1. James’in Cadı avı seferleri, ardından gelen 17. ve 18. Yüzyılda karanlık oyun baladları, kaçak efsaneleri ve aynı zamanlara denk gelen Amerikan ve İngiliz romancılığına özgün olan ‘Gotik Roman’ türü. Fakat burada bir es vermemiz gerekiyor. Çünkü filmde kullanılan ortam/atmosfer tam olarak bu dönemleri kapsıyor. Sarah Winchester’ın efsanevi malikânesinin hikâyesi gerçek olmasına rağmen bugün izlediğimiz film, edebiyattan oldukça beslenmiş durumda. Winchester filmi ‘Gotik Roman’ türünün atmosferine sahip bir yapım. Howard Philips Lovercraft’ın deyimiyle “Edebi korku hikayesinin kurucusu” olan İngiliz yazar Horace Walpole, 1764’te Otranto Şatosu’nu yayınladı. Kitapta kullanılan korku ve gerilim unsurlarına Winchester filminde de tanık oluyoruz. Winchester malikânesi, yıllardır birçok filme ve kitaba ilham kaynağı olmuştur. Amerikalı korku yazarı Shirley Jackson,  1959’da yayınlanan ‘Tepedeki Ev’ adlı eserinde Winchester efsanesinden yararlanmıştır. Ardından günümüz korku edebiyatının sembol ismi Stephen King’in 2002 yılında diziye çekilen ‘Rose Red Konağı’ önemli örneklerdendir.


RUHLARIN HESAPLAŞMASI
Filmde Sarah Winchester ve ailesine musallat olan bir hayaletin geçmişte yaşananlardan dolayı hesaplaşmaya çalışmasına tanık oluruz. Gelmiş geçmiş en büyük İngiliz yazarlarından birisi olan Virginia Woolf, 1921 yılında İngiliz The Times gazetesinin “The Times Littery Supplement” adlı edebiyat eki için ‘Henry James’in Hayalet Hikayeleri’ adlı bir makale yazar. Buradaki yazısında “Bir hayalet hikâyesinin özelliklerinin yanı sıra aynı zamanda sembolik olma özelliğine de sahip olması hayaletin tutku veya vicdan krizlerine alışık olduğunu bize hissettirir.” der. Bu sebeple, filmdeki ruhun (ölmüş olmasına rağmen), halen (Woolf’un bahsettiği) insani özellikler (vicdan, hesaplaşma, intikam gibi) barındırdığını görüyoruz. Bu kalıplaşmış sembolün hayalet hikâyelerinin içerisinde yıllardan beri var olduğu aşikâr.


MÜHÜRLÜ ODA
Filmde Sarah Winchester, ruhları hapsedebilmek için 13 adet çivi kullanılarak kapattığı mühürlü odalar kullanıyor. Öncelikler 13 sayısı gerçek Winchester malikânesinde çok kullanılan bir rakam. Köşkün içerisindeki çoğu motife 13 rakamı işlenmiş. Hikaye bazında bakacak olursak ‘mühürlü oda’ teması Ortaçağ’ın geç dönemlerine ait İngiliz Anglikan rahip ve roman yazarı Sabine Baring-Gould’un eserlerinde kullanılmıştır. Filmde kullanılan bir başka tema ise bir tür ‘Metampsikoz’ yani ruhun başka vücuda geçmesi. Filmde kullanılan çeşidi ise Reenkarnasyondan farklı olarak bedenin iletişim aracı olarak kullanılması.

MEDYUM’UN SEZGİLERİ
Sarah Winchester’ın malikânesini inşa ederken medyumlarla görüştüğü rivayet edilir. O medyumlardan biri, ruhlardan korunabilmesi için yaşadığı köşke sürekli odalar eklemesini bu şekilde ruhlardan kaçabileceğini söyler. Filmde de bu diyaloğun (farklı şekilde de olsa) işlendiğini görüyoruz. Fransız antropolog  Claude Lévi-Strauss, etnoloji ve antropoloji alanlarına getirdiği yeni bakış açısıyla büyük bir ün kazanmıştır ve bu alanda verdiği eserlerle “Modern Antropolojinin Babası” olarak anılmaktadır. Claude Lévi-Strauss, ‘Yapısal Antropoloji’ adlı eserinde (kabaca söylemek gerekirse) antropolojinin, toplumsal gerçekliği ve insan ilişkilerinin ortaya koyabileceğini anlatır. Kitabın ‘Büyü ve Büyücü’ başlıklı bölümünde; “Büyüye maruz kaldığını bilen bir birey, bağlı olduğu grubun törelerine göre ölüme mahkûm olduğuna içtenlikle inanır; bu inancı yakınları ve arkadaşları da paylaşır. O andan itibaren, topluluk ondan uzak durur ve onu çoktan ölmüş biri ve etrafı için bir tehlike kaynağı olarak görmeye başlar” der. Sarah Winchester, kendisini ve ailesini tehdit eden lanetin ve ruhların etkisinde yaşar. Kendisini izole ettiği Kaliforniya’daki malikânesinde Strauss’un bahsettiği etkileri görebiliriz.



Winchester, düşük bütçeye sahip olması nedeniyle görsel efekt ve korku unsurları anlamında seleflerine karşı yavan kalmış bir yapım. Bu tip filmler hikâye odaklı yapımlar kategorisindedir ve genellikle tek mekânda geçer. O yüzden büyük beklentilerin hüsranla karşılaşabileceğini baştan söylemeliyim. Ancak ben yine de bir göz atmanızı tavsiye ediyorum çünkü film, Amerika’nın en perili evlerinden birisini konu alıyor. Ayrıca Winchester malikânesi günümüzde de gezilip görülebilen bir müze. Elbette yüreği yetenler için…
İYİ SEYİRLER DİLERİM
EFE TEKSOY



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder