ÖLÜMSÜZ BİR AŞK HİKÂYESİ
Dünya
edebiyatının kült romancısı İngiliz yazar Jane
Austen’in 1817 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Netflix yapımı eğlenceli film, izleyiciyi Viktorya Dönemi olarak anılan İngiltere’nin 19. Yüzyıl dönemine
götürüyor. Austen’in ölümünden önce tamamladığı son romanı olan ‘’İkna (Persuasion)’’, yazarın
sıkıntılı zamanlar geçirdiği Birleşik Krallığı’n Güney Batı bölgesinde bulunan Bath kentindeki oldukça dokunaklı ve
aynı zamanda mizah yüklü bir aşk hikâyesini konu alıyor. Başrolünü Amerikalı BAFTA adayı oyuncu Dakota Johnson’ın üstlendiği yapımın yönetmeni ise, Glasgow'daki
Kraliyet İskoç Müzik ve Drama Akademisi'nde yönetmenlik eğitimi alan İngiliz
tiyatro yönetmeni ve film yapımcısı Carrie
Cracknell imzasını taşıyor. Klasik yazar Jane Austen’in eserleri; 18.
Yüzyılın Duygusal-romantik romanlarını eleştirir ve 19. Yüzyıldaki Realizm yani Gerçekçilik Edebiyatı’na geçişte önemli dönüm noktası sayılır. Gerçekçilik
terimini eleştirmenler Fransız gerçekçilik okuluna atfederler. İlk defa
yeni-klasik resmin şiirsel idealine karşı Hollanda Altın Çağı’nın en tanınmış
ressamı ve Barok resim sanatının en büyük ustası Rembrandt’ın “insani gerçek”ini
belirtmek üzere estetik bir niteleme olarak kullanıldı. Daha sonra 1856 yılında Duranty’nin yayımladığı Réalisme
dergisinde tamamen edebi bir anlama kavuştu. Roman türünün ilk yazarları,
yarattıkları karakterleri modern toplumsal ortamda yaşayan bireyler olarak
düşünülmelerini sağlayacak şekilde adlandırarak, geleneksel olarak
alışılagelmişten anlamlı bir dönüşüm gerçekleştirdiler. İngiliz edebiyatının
büyük yazarı Daniel Defoe’nin ‘’Robinson Crusoe’’ ve ‘’Moll Flanders’’ romanlarında,
kahramanlarının çoğunda eksiksiz ve gerçekçi adlar ya da takma isimler
kullanmaktaydı. Samuel Richardson, Henry Fielding ve Daniel Defoe’nin edebiyatta başlattığı, karakterleri sıradan modern
isimlerle yaratma tekniği, 18.
Yüzyıl romancılarından bazılarınca benimsenmemiş olsa da, sonrasında romanın
biçimsel bir geleneği halini aldı. Austen’in
yaşadığı döneme ilişkin tasvirlerinde toplumun sosyolojik yapısını ve kültürel
dokusunu; sert, ironik ve inceden inceye alaycı bir dille eleştiren yazar,
yarattığı güçlü kadın başkahramanlarıyla dönemin aile değerleri ve akrabalık
ilişkilerini sorgulayarak, kadın duyarlığı ve cinsiyet eşitliği gibi konuları
ele alır. Feminist hareketin evriminde önemli bir eşik olan Austen’in ‘’İkna’’ yapıtı da, romanları arasında adeta bir mihenk taşı
sayılır. Romantik, komedi ve dram türlerindeki Netflix dizisi Persuasion,
İngiliz orta sınıfının; evlilik, statü, servet ve mevki gibi konular
çerçevesinde geniş bir pencere açıyor ve toplumsal bir eleştiri aynı zamanda güçlü
bir hiciv örneği sunarak dönemin tarihsel bir panoramasını çiziyor.
FİLMİN KONUSU
Düşük sosyal
statüden geldiği için deniz subayı Frederick
Wentworth ile evlenmemesi için ikna edilen Anne Elliot, sekiz yıl aradan sonra aşık olduğu adamla tekrar
karşılaşır. Bu defa, kalbinin sesini dinleyip gerçek aşkı bulabilecek midir?
Oyuncuları
arasında; Dakota Johnson, Cosmo Jarvis,
Nikki Amuka-Bird, Henry Golding, Mia McKenna-Bruce, Ben Bailey Smith, Yolanda
Kettle, Lydia Rose Bewley ve Richard
E. Grant yer alıyor.
UMUTSUZLUĞUN DORUKLARINDA
Başkarakter Anne Elliot’ın, yaşadığı ortam ve talihsizlikler sonucunda her zorlukta umut taşıdığını görüyoruz. Novara, Maggiore Hastanesi’nde Psikiyatri Başhekimi, Milano Üniversitesi, Sinir Hastalıkları ve Zihinsel Hastalıklar Kliniği’nde öğretim üyesi olarak hizmet vermiş olan İtalyan psikiyatr Eugenio Borgna; ‘’Şu Bizim Kırılganlığımız’’ adlı kitabında; “Umut da kırılgandır, bununla birlikte onun bu kırılganlığı var olmayan bir geleceğe bağlı olması, sonu olmayan düşüncelere konu olmaktadır.” der. Borgna’nın bu sözleri, filmde her daim geleceğe dair umut dolu olan Anne Elliot’ın, sonu olmayan düşüncelere dalmasını ve melankolik hallerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. İspanya’da kültür ve edebiyatı yeniden canlandırma hareketinde önemli bir isim olan ve Albert Camus’ye göre Nietzsche’den sonra belki de en büyük Avrupalı yazar olan İspanyol filozof José Ortega y Gasset, 31 yaşındayken yayımladığı sanat ve edebiyat alanlarındaki temel düşüncelerini ortaya koyduğu ‘’Quijote Üzerine Düşünceler’’ kitabı, filozofun ileride vereceği eserlerin çıkış noktasını oluşturur. Gasset bu yapıtında kahramanlık karşısında iki tavır takınmanın mümkün olduğunu söyler ve şu sözleri ekler; “Ya kahramanca hayatın ‘anlam’ taşıdığını düşünerek onunla birlikte ıstıraba atılırız ya da gerçekliği her türlü kahramanlığı yok etmesi için hafifçe dürteriz, zira uyuyanın uykusunun dağılması gibi hafif bir dürtme onun için yeterlidir.” der. Persuasion filmindeki Anne Elliot’ın da, Gasset’in bahsettiği ikilemde kaldığını ve sonunda hafif bir dürtüyle tüm hayatının değiştiğini görmekteyiz.
PERSUASION
Anne Elliot karakteri, izleyiciyle kamera
aracılığıyla iletişim kurarak Dördüncü
Duvar’ın yıkılmasına sebep oluyor. Ekrana dönerek seyirciye sevimli ve sıcakkanlı
bir şekilde içini dökmesi, derinlik algısının artmasına ve karakterle kurduğu
bağ sayesinde izleyenlerin bu hikayeye dahil olmasına yol açıyor. ‘’Dördüncü Duvar’’ kavramı, tarihte ilk
olarak 19. yüzyıl tiyatrosunda Fransız filozof Denis Diderot tarafından ortaya konan bir olgudur. İzleyiciye
doğrudan hitap ederek, güldürüye
yardımcı bir araç olarak kullanılır. Gerçekçilik
akımıyla gelişen bu kavram, ‘’Grinin Elli Tonu’’ serisiyle yıldızı
parlayan filmin başrol oyuncusu Dakota
Johnson’ın sempatik tavırları ve cana yakın duruşuyla adeta zirveye
çıkıyor.
Dram,
romantik-komedi ve tarih türlerindeki Netflix
yapımı Persuasion, eğlenceli ve bir
o kadar da dramatik olan Jane Austen
uyarlaması.
İyi Seyirler
Dilerim
EFE TEKSOY
Kaynakça:
José Ortega y Gasset, Quijote Üzerine
Düşünceler, çev. Mehmet Sait Şener, İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları, 2018
Eugenio
Borgna, Şu Bizim Kırılganlığımız, çev. Meryem Mine Çilingiroğlu, İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları, 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder