1949 İspanya doğumlu uluslararası alanda tanınmış film yönetmenlerinden olan Pedro Almodóvar, 1980 yılında 16mm ile çektiği ve sinema gösterimi için 35 mm'ye kadar geliştirilen “Pepi, Luci, Bom ve Diğer Sıradan Kızlar” adlı komedi-hiciv türündeki yapımıyla dikkatleri üzerine çekti. Franco’nun devrilmesinden sonra sinema dünyasına ayak basan Pedro Almodóvar; cinsel maceralarla bezeli melodramları, kültür vurguları, canlı-renkli ve vurucu tonlarla bezeli sinemasıyla Yeni Dalga Akımı’nı temsil etti. 80’ler sinemasının bağımsız öncülerinden olan usta yönetmen; “Annem Hakkında Her Şey”le 1999’da Oscar’ı ve Cannes ’da ‘En İyi Yönetmen Ödülü’nü alan Almodóvar, 2002’deki “Konuş Onunla” filmiyle ‘En İyi Özgün Senaryo’ dalında ikinci Oscar’ını kucakladı. İspanyol Yeni Gerçekçi filmlerinden farklı olarak Almodóvar sinemasının merkezinde yer alan kadınlar, erkek egemen ideolojide kendini gösteren güçlü-baskın figürler olarak yer alıyor ve feminist anlatı öğeleriyle birlikte kadın dayanışmasını merkezine alıyor. Değişen dünyada kadınların psikolojilerini ve içsel dünyalarını sinemaseverlere anlatmaya ve beyazperdeye ustalıkla aktarmaya devam ediyor.
KADIN
DAYANIŞMASI
Prömiyerini 78. Venedik
Film Festivali’nde gerçekleştiren ve başrol oyuncusu Penélope Cruz’a ‘En İyi Kadın
Oyuncu Ödülü’nü kazandıran “Paralel Anneler (Madres
Paralelas)”, İspanyol yönetmen Pedro
Almodóvar’ın (deyimiyle) bizlere annelik üzerine bir Don Kişot(!)
hikâyesi anlatıyor. Ve bu filmde de yine klasik Almodóvar sinemasının
tüm simgelerini ve olgularını detaylı ve çarpıcı imgeler üzerinden görüyoruz.
Ayrıca yönetmenin kilit rengi olan kırmızı tonun, nötr renk düzeni içerisinde
cüretkâr ve güçlü bir şekilde öne çıktığını, bu şekilde de tekdüzelikten keskin
bir kopuş sağladığını görmekteyiz.
FİLMİN KONUSU
Doğum
için hastaneye giden iki hamile kadın Janis
ve Ana, bir araya geldikleri hastane
odasında tanışırlar. Bu dostluk, aralarında derin bir bağ oluşturarak
hayatlarını kökünden değiştirecektir.
Oyuncu
kadrosunda; Oscar ödüllü aktris Penélope Cruz, Milena Smit, Israel
Elejalde, Aitana Sánchez-Gijón, Rossy de Palma, Julieta Serrano, Auria
Contreras, Carmen Flores, Alice Davies, Ainhoa Santamaría, Adelfa Calvo ve Arantxa Aranguren yer alıyor.
GÜÇLÜ
KADIN FİGÜRÜ
Usta
yönetmen Pedro
Almodóvar için sinema; oyunculardan ışıklandırmaya kadar
her açıdan gerçekliğin temsilidir. Bu gerçekliğin içerisinden kopup gelen “Paralel
Anneler” filmi ise bizlere; erkekler nedeniyle güç durumda
kalan kadınların, aralarındaki kadın dayanışmasıyla bu zorluktan (erkek egemen
ideolojide) güçlü kadın figürü olarak çıktıklarını feminist bir eleştiriyle
anlatıyor. Fransız feminist filozof Simone
de Beauvoir, 1949’da
yayınlanan başyapıtı İkinci Cinsiyet (Le Deuxième Sexe) adlı
eserinde kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yapar ve modern
feminizmin temellerini attığı eserinde; varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı
antropoloji gibi kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe
klasiklerini cinsiyet düzleminde tekrardan ele alır. Beauvoir eserinde; “Varolanın daha kökensel bir ‘varlık arayışı’
vardır, cinsellik bunun farklı çehrelerinden sadece biridir. Sartre’ın Varlık
ve Hiçlik’te söylediği budur; ayrıca Bachelard’ın Toprak, Hava, Su üzerine
yapıtlarında söylediği de budur.” şeklinde yorumlar. Filmde
feminist bir duruş sergileyen Janis ve Ana karakterleri üzerinden Beauvoir’in
belirttiği gibi aslında kökensel bir varlık arayışında oldukları ve varoluşsal
bir anlam sürecinde yer aldıkları görülüyor.
CİNSİYET AYRIMCILIĞI
Yüksek öğrenimini ve doktorasını Yale
Üniversitesi'nde tamamlayan Judith
Butler, California Üniversitesi'nde
Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat dalında Profesör olarak çalışmaktadır.
Feminist kuramın temel yapıtları arasında yer alan en önemli eseri ‘Cinsiyet Belası’nda; "Kimliğe dayalı dayanışma inşa etmek
uğruna "kadınlar"ın sorun sallaştırılmamış birliğine
sık sık atıfta bulunulsa da, cinsiyet ile
toplumsal cinsiyet arasındaki ayrım nedeniyle feminist özne bölünmeye
uğrar." der. Butler’ın
bahsettiği cinsiyet ayrımcılığını, filmdeki erkek egemen dünyada zor durumda
kalan kadın karakterler üzerinden görmekteyiz. Bu anlamda yönetmen; güçlü kadın
dayanışması olgusunu, cinsiyet ayrımcılığı kavramı üzerinden bir kez daha
irdeleyerek farklı bir bakış açısıyla izleyiciye sunuyor.
PARALEL ANNELER
Yapımdaki
önemli noktalardan birisinin de, filmde gösterilen erkek egemen dünyadaki
kadınların özgürlük arayışında olması. Yirminci yüzyılın en büyük
düşünürlerinden birisi olan Fransız yazar ve filozof Jean-Paul Sartre, 1943’te
yayımlanan ‘’Varlık ve Hiçlik’’ adlı
eseriyle Batı felsefesinin gidişatını değiştirmiş ve yüzyılın en etkili
düşünürlerini derinden etkilemiştir. Varoluş felsefesinin en önemli eseri
olarak bilinen bu kitabında, özgürlük felsefesinin temelini oluşturan olguların
detaylı fenomenolojik irdelemesini yapmıştır ve ayrıca mutlak özgürlük felsefesi
anlayışını savunmuştur. Bu kavrama büyük önem veren Sartre, insanın özgürlüğüne mahkûm olduğunu söyler ve “Bütün özlerin temeli özgürlüktür” der.
Filmde de İspanya İç Savaşı’nda yakınlarını
kaybeden ve bu nedenle de özgür kadınların yetiştirdiği Janis karakteri üzerinden, özgürlük olgusunun büyük önem taşıdığını
görüyoruz.
Dram
ve melodram türündeki ‘’Paralel Anneler
(Madres Paralelas)’’, 94. Akademi Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En
İyi Film Müziği’ dallarında 2 Oscar
adaylığı almış ödül sezonunun iddialı yapımlarından birisi olarak sinema
tarihindeki yerini aldı.
İyi
Seyirler Dilerim
EFE TEKSOY
Kaynakça:
1. Simone de Beauvoir, İkinci Cinsiyet, çev. Gülnur Acar Savran,
İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2020
2. Judith Butler, Cinsiyet Belası, çev. Başak Ertür,
İstanbul: Metis Yayınları, 2012
3. Jean-Paul Sartre, Varlık ve Hiçlik: Fenomenolojik
Ontoloji Denemesi, çev. Turhan Ilgaz ve Gaye Çankaya Eksen, İstanbul: İthaki
Yayınları, 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder