175 milyon dolar bütçeye sahip olan ‘Başlat: Ready Player
One’ vizyondaki yerini aldı. Steven Spielberg’in yönetmen koltuğunda oturduğu
film Ernest Cline’ın aynı adlı çok satan bilim kurgu romanından uyarlandı. Filmde
1980’li ve 1990’lı yılların popüler kültür figürlerine gönderme ve o dönem
Hollywood sineması karakter uyarlamaları bulunuyor. Kadrosunda Tye Sheridan, Olivia Cooke, Ben Mendelsohn,
Simon Pegg ve Mark Rylance gibi
oyuncuların bulunduğu filmin senaryosu Zak
Penn ve Ernest Cline’a ait.
UMUT
KAPISI: OASIS
2045 yılında dünya kaotik bir hale bürünmüş ve yaşam
koşulları oldukça zorlaşmıştır. İnsanlar sıkıntılarından uzaklaşmak için çareyi
OASIS adlı bir oyunda ararlar. Bu oyun tüm insanların adeta bir umut kapısıdır.
Zamanlarının çoğunu Oasis evreninde geçiren insanlar oyun içerisinde istedikleri
kimliğe bürünür ve hayalini kurdukları
hayatı sürdürürler. Oasis’in yaratıcısı Halliday oyunun içerisine 3 anahtar
gizlemiştir. Öldüğü zaman 3 anahtarı ele geçiren kişiye tüm servetini ve oyunun
hisselerini devredeceğini söyler. Küçük yaşta ailesini kaybeden Wade Watts ise
bu oyunda oldukça başarılı ve vadedilen hazineye paragöz oyunculardan önce
ulaşmayı hedeflemektedir.
SPIELBERG’İN
GERÇEKLİK ARAYIŞI
Filmde insanlar gerçekliği; Oasis adı verilen simülasyon
dünyasında arıyor. Filozofların zihni Platon’dan beri gerçekliğin
arayışındadır. Antik Klasik Yunan filozofu Platon/Eflatun
tarafından yazılan Devlet adlı yapıt
mağara duvarındaki gölgeleri kendilerine gerçeklik olarak kabul eden insanları
anlatır. Platon için formlar/idealar daha gerçektir çünkü sonsuz ve
değişmezdirler. Modern filozofinin babası Fransız filozof Descartes, bütün inanç ve düşüncelerimizin yanlış olabileceği
olasılığını öne sürer. Meditasyonlar
adlı eserinde bilgi için sağlam bir temel kaynak bulmayı amaçlar ve bütün
inançlarımızın şüpheye elverişle olabileceğini söyler. Alman felsefesinin
kurucularından olan Imanuel Kant’ın
felsefesinde ise gerçeklik… Algılanan numenal
alan yani akılla idrak edilen alandır. Öyleyse gerçeklik için taklit edilebilir
ya da sanal gerçeklik realiteye tercih edilebilir diyebilir miyiz? Bunun cevabı
Ready Player One’da saklı… Bir çeşit sanal gerçeklik programı olan Oasis
yozlaşmış toplumu tekrardan bir araya getiren mecrayı/alanı teşkil ediyor. Kanadalı
iletişim kuramcısı Prof. Dr. Marshall
McLuhan, 1960’lı yıllarda ‘Global
Köy’ kavramını ortaya atar. Bu teori kabaca; iletişim araçlarının insanlar
tarafından dünyada hızla kullanılacağını ve dünyayı global yani küresel bir
köye dönüştüreceğini öne sürer. Ready Player One filminde Global Köy’ün Oasis
olduğunu görüyoruz. İnsanlar iletişim kuramcısı McLuhan ’ın yıllar önce belirttiği gibi Global bir köy’de
yaşamaktadır. Yani Oasis’te…
SPIELBERG’İN
SİMÜLASYON EVRENİ
Oasis aslında bir simülasyon evrenidir. Medya
teorileriyle ün salmış Fransız filozof/sosyolog Jean Baudrillard’ın ‘simülasyon kuramı’ 20. Yüzyılda öne sürülen en
önemli kuramlar arasındadır. Bu teoriye göre etrafımız gerçek olmayan bir şeyi
gerçekmiş gibi gösteren imgelerle sarılıdır. Artık insanoğlu gerçek dünya ile
imgeleri arasında ayrım yapma becerisine sahip değildir. Filmde bulunan Oasis
adlı yapının Baudrillard’ın
bahsettiği gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi simüle eden yani
sunan/gösteren simülasyon evreni olduğunu görüyoruz. Filmde gelecekte insanların sosyal olarak sadece evlerine
kapanan insanların Oasis adlı oyunu kullanarak sanal bir evrende tekrardan bir
araya geldiğini görüyoruz. 20. yüzyılın en önemli ve büyük çalışma gruplarından
birisi Frankfurt Okuludur. Bu grubun en etkili olmuş yayını ve aynı zamanda 20.
Yüzyılın en önemli felsefi başyapıtlarından birisi olan Alman felsefeci Theodor W. Adorno ve Alman düşünür,
toplumbilimci Max Horkheimer’ın
eseri Aydınlanmanın Diyalektiği’dir. Aydınlanmanın Diyalektiği’nin İletişim
Yoluyla Tecrit makalesinde; “İletişim
insanları birbirlerinden ayırarak birbirlerine benzemelerini sağlar” der. Filmde
Oasis’in sağladığı iletişiminde bu şekilde olduğu görüyoruz. Kendi yaşam
alanlarına kapanan insanlar Oasis’ten yararlanarak sanal bir ortamda yeniden iletişime
geçiyor. Bu nedenle film içerisinde bulunan en önemli kilit noktanın (tıpkı
Matrix’te olduğu üzere) Oasis olduğunu görüyoruz.
SPIELBERG
EVRENİNDE EBEVEYN HASRETİ VE TANRININ IŞIĞI
Slovenyalı filozof ve sosyolog Slavoj Zizek, baba otoritesinin çıkmaza girmesi ve yeniden tesis
edilmesinin tüm Steven Spielberg filmlerinde işlendiğini söyler. Zizek’in bahsettiğine
ek olarak Spielberg filmlerinin hemen hemen hepsinde karakterler ebeveyn
hasreti çeker. Tıpkı ‘Ready Player One’da ailesini yitirmiş olan Wade Watts
gibi. Çünkü Spielberg filmleri aslında bir nevi arayıştır. Ebeveyn arayışı. Bu
filmde ise ebeveyn arayışı dostluk ve arkadaşlık temalarıyla birleştirilmiş. Spielberg’in yüksek kontrast çekimlerine hemen her
filminde rastlanır. Bu sahneler bir nevi Spielberg’in imzası
niteliğindedir. Arkada patlayan beyaz
ışık önde bulunan figürleri siluete dönüştürür. Spielberg bu sahnelere ‘Tanrının Işığı’ adını veriyor. Zaten
kurucusu olduğu prodüksiyon şirketi ‘Amblin Entertainment’ında logosu arkada
bembeyaz patlayan Ay’ın önünde siluet şeklinde bisikletlidir. (Bisiklet
sepetinde bulunan E.T. ve sürücü Elliot)
BİLİM
KURGUNUN ÜLKESİ; AMERİKA
Ready Player One’da bahsetmek istediğim bir diğer kavram
yaratıcı, yani filmdeki karakter Halliday. Oasis’in yaratıcısı Halliday aslında
filmde de belirtildiği gibi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve Apple’ın kurucusu Steve Jobs vari bir deha. Burada değinmek istediğim nokta yaratıcı
ve gerçeklik arasındaki bağın filmde bulunması. Yaratıcı Halliday, izleyiciye
filmdeki yegâne gerçekliğin, sanal dünya olan Oasis’te olduğunu gösteriyor.
Çünkü gerçek dünya insanların kaçtığı yaşamaya bile dayanamadığı bir atmosfer barındırıyor. Analitik psikolojinin kurucusu ve ‘Derinlik
Psikolojisi’nin 3 büyük kurucusundan birisi olan Carl Gustav Jung; “Bilim
kurgunun ülkesi Amerikadır” der. Yani yoklukla savaşan insanlara ilaç
niteliğinde verilen masaldır bilim kurgu. Gerçekliği bilim kurguda arayıştır.
Tipik Amerikan rüyası teriminin farklı bir türüdür. İnsanlara sunulan sanal
gerçeklik masalları. Spielberg, Ready Player One’ filminin açılışında gerçek
dünyanın renksiz (siyah ve beyaz) olduğunu Oasis’in ise rengarenk ve derinliğe
sahip bir gerçeklik olduğunu izleyiciye sunar. 20 yüzyıl ‘Sartre yüzyılı’ olarak anılır. Bunun sebebi Fransız yazar ve
düşünür Jean Paul Sartre’nin başyapıtı olan
‘Varlık ve Hiçlik Fenomenolojik Ontoloji Denemesi’ adlı eseridir. Sartre
kitabında şöyle bir söz söyler “Her arzu yemek ya da uyumak arzusu kadar,
bir sanat eseri yazmak arzusu da, tüm insanlığın gerçekliğini ifade eder.” Tıpkı
filmdeki bir nevi sanat eseri olan Oasis’in yaratıcısı Halliday’in vadettiği
gerçeklik gibi.
Ready Player One, bilim kurgu severlerin kesinlikle
kaçırmaması gereken bir başyapıt. Günümüz sosyal medyasına ve 90’lar popüler
kültür ayrıca Hollywood filmlerine çok güzel göndermeler içeriyor. Filmin
önemli bir bölümünü oluşturduğu için Ready Player One’ı izlemeden önce Stanley Kubrick’in 1980 yapımı ‘The Shining/Cinnet’ filmini kesinlikle
izlemenizi öneriyorum. Sanal gerçeklik oyunlarının insan yaşamı üzerindeki
etkilerine değinen Ready Player One gerçekten takdire şayan bir yapım.
İyi Seyirler Dilerim
EFE
TEKSOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder