20 Ekim 2024 Pazar

THE WILD ROBOT, A SCIENCE FICTION AND SURVIVAL ANIMATION

 

THE MOST IMPRESSIVE ANIMATION OF THE YEAR

The Wild Robot, which premiered at the Toronto International Film Festival on September 8, 2024, is based on the book series of the same name by American author Peter Brown. Produced by DreamWorks Animation and distributed by Universal Pictures, it is a science fiction and survival film. The Wild Robot; It offers a warm-hearted story that will affect the audience emotionally. It tells the story of a robot named Rose, who finds herself on a deserted island in the wild as a result of a mistake, and who struggle to survive by adapting to the wild nature and the creatures there. Over time, it has to develop feelings of love and empathy. Rose, who lends a hand to creatures in need in the forest, is forced to mother a gosling without organic feelings of love and empathy. But over time, we see that artificial intelligence can develop these emotions and interact magnificently with living things.

POST-HUMANISM AGE

When we look at the subtext of the animation, it brings us to the discussions of transhumanism and post-humanism.  French philosopher Michel Serres’ philosophy of hominescence describes the future of man as adolescence, a transition from childhood to adulthood. It indicates that humanity is in a state of growth and constant change, on the verge of something somewhat unpredictable. In this unpredictability, we also see interaction with artificial intelligence (thanks to The Wild Robot animation). The name of The Wild Robot, which is taking firm steps towards becoming the best animation of the year, has already started to take part in Oscar discussions.

Stars; Lupita Nyong’o, Pedro Pascal, Kit Connor,  Stephanie Hsu, Matt Berry, Ving Rhames, Mark Hamill, Catherine O’Hara, Alexandra Novelle, Raphael Alejandro and Bill Nighy.

BEHIND THE SCENES

-The main processor the robots use is designated Alpha – 113. A reference to the room, A113, at the California Institute of the Arts used by graphic design and character animation students, it’s also the room where writer/director Chris Sanders, and head of story Heidi Jo Gilbert studied at CalArts.

-The Robot’s name is “Rozzum”, shortened to “Rozz”. The author of the book the movie is based on, Peter Brown, has written that this is a nod to the 1920 science fiction stage play “Rossum’s Universal Robots”, written by Czech writer Karel Capek. Capek and his brother Josef Capek introduced the word “robot” into the English language (and into science fiction). The word is drawn from the Slavic root, “robot”, meaning “labour”. The play was also the first use of the word to denote a mechanical humanoid.

-Near the end of the movie where the bear tells the fox that he will be chasing him again tomorrow is a joke that Richard Pryor made in his standup comedy special Wanted: Live in Concert.

-Lupita Nyong’o’s first time voice acting in a feature length film that’s fully animated.

THE WILD ROBOT

The Wild Robot, an adventure, science fiction and drama genre that you can watch with your family, is an animation that will make you laugh and deeply affect you emotionally.

EFE TEKSOY

 

REFERENCES AND SOURCES

SERRES, Michel, Hominescence (insanlanma), İlhan Burak Tüzün, translate, Izmir: Livera yayınevi press, 2024

SERRES, Michel, Hominescence, Bloomsbury Academic- Bloomsbury Publishing, 13 Jun 2019


BİR BİLİM KURGU VE HAYATTA KALMA ANİMASYONU, “THE WILD ROBOT”



YILIN EN ETKİLEYİCİ ANİMASYONU

Prömiyerini 8 Eylül 2024’te Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapan The Wild Robot, Amerikalı yazar Peter Brown‘ın aynı adlı kitap serisine dayanıyor. DreamWorks Animation tarafından üretilen ve Universal Pictures tarafından dağıtılan bu yapım, bir bilim kurgu ve hayatta kalma filmidir. The Wild Robot; izleyiciyi duygusal yönden etkisi altına alacak, sıcakkanlı bir hikaye sunuyor. Bir hata sonucu kendisini vahşi doğada ıssız bir adada bulan Rose adlı robotun, kendisini vahşi doğaya ve buradaki canlılara ayak uydurarak hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Zamanla sevgi ve empati duygularını geliştirmek zorunda kalıyor. Ormanda, yardıma muhtaç canlılara el uzatan Rose, organik sevgi ve empati duyguları olmadan bir kaz yavrusuna annelik yapmak zorunda kalıyor. Fakat zamanla, yapay zekanın bu duyguları geliştirebildiğini ve canlılarla muhteşem bir etkileşime girdiğini görüyoruz.

POST-HUMANIZM ÇAĞI

Animasyonun alt metnine baktığımızda, bizleri transhümanizm ve post-hümanizm tartışmalarına getiriyor.  Fransız filozof Michel Serres’in İnsanlanma (hominescence) felsefesi, insanın geleceğini bir erginlenme (adolescence) olarak, çocukluktan yetişkinliğe bir geçiş olarak betimler. İnsanlığın büyüme ve sürekli bir değişim halinde bir nevi öngörülemez bir şeyin eşiğinde olduğunu belirtir. Bu öngörülemezlik içerisinde, yapay zeka ile etkileşimin de olduğunu (The Wild Robot animasyonu sayesinde) görmekteyiz. Yılın en iyi animasyonu olma yolunda emin adımlarla giden The Wild Robot’un adı, şimdiden Oscar tartışmalarında yer almaya başladı.

Orijinal seslendirme kadrosunda; Lupita Nyong’o, Pedro Pascal, Kit Connor,  Stephanie Hsu, Matt Berry, Ving Rhames, Mark Hamill, Catherine O’Hara, Alexandra Novelle, Raphael Alejandro ve Bill Nighy yer alıyor.

KAMERA ARKASI VE BİLİNMEYENLER

-Robotların kullandığı ana işlemcinin adı Alpha-113. Grafik tasarım ve karakter animasyonu öğrencilerinin kullandığı California Sanat Enstitüsü’ndeki A113 odasına bir gönderme olarak, aynı zamanda yazar/yönetmen Chris Sanders ve hikâye sorumlusu Heidi Jo Gilbert‘in CalArts’ta eğitim gördüğü odadır.

-Robot’un adı; “Rozzum”dur ve “Rozz” olarak kısaltılmıştır. Filmin dayandığı kitabın yazarı Peter Brown , bunun Çek yazar Karel Capek tarafından yazılan 1920 bilimkurgu tiyatro oyunu “Rossum’s Universal Robots”a bir gönderme olduğunu yazmıştır. Capek ve kardeşi Josef Capek, “robot” kelimesini İngilizce’ye (ve bilimkurguya) soktular. Kelime, “emek” anlamına gelen Slav kökü “robot”tan türetilmiştir. Oyun ayrıca, mekanik bir insanı belirtmek için kelimenin ilk kullanımıydı.

-Filmin sonlarına doğru ayının tilkiye yarın yine onu kovalayacağını söylediği sahne, Richard Pryor’ın Wanted: Live in Concert adlı stand-up komedi şovunda yaptığı bir şakadır.

-Oyuncu Lupita Nyong’o, tamamen animasyon olan uzun metrajlı bir filmde ilk kez seslendirme yaptı.

THE WILD ROBOT

Ailecek izleyebileceğiniz macera, bilim kurgu ve dram türündeki The Wild Robot, sizleri hem güldürecek hem de duygusal olarak derinden etkileyecek bir animasyon.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

 

Kaynakça

SERRES, Michel, İnsanlanma (hominescence), Çev. İlhan Burak Tüzün, İzmir: Livera yayınevi, 2024

SERRES, Michel, Hominescence, Bloomsbury Academic- Bloomsbury Publishing, 13 Jun 2019

CADI AGATHA HARKNESS GERİ DÖNDÜ “AGATHA ALL ALONG”

 


CADILAR MECLİSİ

18 Eylül 2024'te Disney+'ta prömiyerini Agatha All Along, Marvel Sinematik Evreni'nin (MCU) Beşinci Aşaması’nın bir parçasıdır. WandaVision (2021) serisinin bir yan ürünü olan dizi, Amerikalı yönetmen ve yapımcı Jac Schaeffer tarafından yaratıldı. Yapımın çekimleri; Atlanta, Georgia'daki Trilith Studios ve Los Angeles'ta gerçekleşti. Başarılı aktris Kathryn Hahn’ın canlandırdığı Cadı Agatha Harkness'in, (WandaVision dizisinin sonunda yer alan), New Jersey- Westview Kasabası’nda mahsur kaldıktan üç yıl sonrasını konu alıyor. Agatha ismi; Yunanca "Agathos" kelimesinden türemiştir. ‘’İyi veya onurlu’’ anlamına gelir. Aziz Agatha, 3. yüzyılda yaşamış Hristiyan bir şehitti. Sicilya'nın koruyucu azizi olarak bilinir ve meme kanseri hastalarının koruyucu azizi olmuştur."Harkness" kelimesi, eski İngilizcedeki hearg ("sunak; koru; tapınak") ile "ness" ("sunak, tapınak, koru") kelimelerinin birleşiminden oluşan topografik bir isimden gelir. 



FEMİNİST ANLATI ÖĞELERİ

Agatha karakteri, Cadılar Yolu'ndan geçerken aslında bir nevi içsel de bir yolculuğa çıkıyor ve burada kendisiyle yüzleşiyor. Dizi alt metninde; kadınları, erkek egemen ideolojide kendini gösteren güçlü-baskın figürler olarak öne çıkarıyor ve feminist anlatı öğeleriyle birlikte kadın dayanışmasını merkezine alıyor. Feminist bir düşünür olan Fransız filozof Simone de Beauvoir‘nın modern feminizmin temellerini attığı 1949 tarihli “İkinci Cinsiyet” (Le Deuxième Sexe) adlı eserinde, kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yapar ve modern feminizmin temellerini kurduğu eserinde; varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı antropoloji gibi kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi felsefe klasiklerini cinsiyet düzleminde yeniden okur. Simone de Beauvoir; “Cinsiyetler arasındaki hiyerarşinin nasıl kurulduğunu, ancak tarihöncesinin ve etnografyanın verilerini varoluşçu felsefe ışığında yeniden ele alarak anlayabiliriz.” diyen filozof ek olarak; “İnsanlık kendi varlığında kendini sorguladığı, yani yaşama sebeplerini yaşamın kendisine yeğ tuttuğu içindir ki erkek kadının karşısına kendini efendi olarak koymuştur; erkeğin tasarısı zaman içinde kendini yinelemek değil, ana egemen olmak ve geleceği kurmaktır.” diyerek erkeğin etkinliğinin yaşamın bulanık güçleri karşısında üstün geldiğini ve kadını köleleştirdiğini vurgular. Dizide de, Simone de Beauvoir’nın bahsettiği etkileri görmekteyiz.



DİZİNİN KONUSU

Marvel evreninin sevilen bir kahramanı haline gelen cadı Agatha Harkness karakteri, efsanevi Cadılar Yolu'nun zorluklarıyla yüzleşmek isteyen bir gotik gencin yardımıyla kaçar. Güçlü Cadı Agatha, büyülü güçleri olmadan Salem Yedilisi gibi eski düşmanlarından bazılarıyla mücadele ederken, zorluklarla yüzleşmek için yeni bir Cadı Meclisi oluşturur.

Oyuncu kadrosunda; Kathryn Hahn, Joe Locke, Sasheer Zamata, Ali Ahn, Patti LuPone, Aubrey Plaza, Debra Jo Rupp, Okwui Okpokwasili, Paul Adelstein, David A Payton, Marina Mazepa ve Emma Caulfield Ford yer alıyor.



AGATHA ALL ALONG

Fantastik, korku ve komedi türündeki ‘’Agatha All Along’’, sizleri Disney ve Marvel evreninin büyülü dünyasına götürecek eğlenceli bir yapım.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY

 

Kaynakça

BEAUVOIR, Simone de, İkinci Cinsiyet, çev. Gülnur Acar Savran, Koç Üniversitesi Yayınları, 2016

https://www.imdb.com/


“AGATHA ALL ALONG”, WITCH AGATHA HARKNESS IS BACK

 



COUNCIL OF WITCHES

Premiering on Disney+ on September 18, 2024, Agatha All Along is part of Phase Five of the Marvel Cinematic Universe (MCU). This series, a spin-off of the WandaVision (2021) series, was created by American director and producer Jac Schaeffer. Shooting of the series; It took place at Trilith Studios in Atlanta, Georgia, and Los Angeles. It is about three years after Witch Agatha Harkness, played by successful actress Kathryn Hahn (who appeared at the end of the WandaVision series), was stranded in Westview Town, New Jersey. The word "Harkness: comes from a topographic name, from Old English hearg ("altar; grove; temple") combined with "ness" ("promontory, cape, peninsula"). The name "Agatha" means good, or honorable. The name is a derivative of the Greek word "agathos". Saint Agatha was a Christian martyr who lived in the 3rd century, is known as the patron saint of Sicily, and has become the patron saint of breast cancer patients.


FEMINIST NARRATIVE ELEMENTS

While passing through the Witches' Road, the character Agatha actually goes on a kind of inner journey, where she confronts herself. In the series subtext; It highlights women as strong-dominant figures that manifest themselves in the male-dominated ideology and centers women's solidarity with feminist narrative elements. In her 1949 work titled "The Second Sex" (Le Deuxième Sexe), in which French philosopher Simone de Beauvoir, a feminist thinker, laid the foundations of modern feminism, she made a scientific examination of the oppression of women and in her work in which she laid the foundations of modern feminism; she re-reads contemporary ideas such as existentialism, phenomenology and structural anthropology, as well as philosophical classics such as Hegel and Marx, on the gender plane. Beauvoir; “We can understand how the hierarchy between the sexes is established only by reconsidering the data of prehistory and ethnography in the light of existential philosophy.” The philosopher added: “Because humanity questions itself in its own existence, that is, because it prefers the reasons for living to life itself, the man has put himself as the master before the woman; The man's plan is not to repeat himself over time, but to dominate the moment and establish the future.” She emphasizes that man's activity prevails over the blurred forces of life and enslaves women. In the series, we see the effects mentioned by Simone de Beauvoir.




TOPIC OF THE SERIES

The character of Agatha Harkness, a witch who has become a beloved hero of the Marvel universe, escapes with the help of a goth teenager who wants to face the challenges of the legendary Witches' Road. While the powerful witch Agatha battles some of her old enemies like the Salem Seven without her magical powers, she forms a new coven of witches to face the challenges.

Stars; Kathryn Hahn, Joe Locke, Sasheer Zamata, Ali Ahn, Patti LuPone, Aubrey Plaza, Debra Jo Rupp, Okwui Okpokwasili, Paul Adelstein, David A Payton, Marina Mazepa and Emma Caulfield Ford.





 AGATHA ALL ALONG

Agatha All Along, in the fantasy, horror and comedy genre, is an entertaining production that will take you to the magical world of the Disney and Marvel universe.

EFE TEKSOY

 

REFERENCES AND SOURCES

BEAUVOIR, Simone de, The Secon Sex (İkinci Cinsiyet), Gülnur Acar Savran, translate, Koc Universitesi Yayinlari press, 2016

https://www.imdb.com/




8 Ocak 2024 Pazartesi

BARBIE, A FEMINIST FASHION TALE FROM GRETA GERWIG

 


 

A FASHION ICON BARBIE

The first live-action animated Barbie movie from California-based toy company Mattel, based on Barbie fashion dolls, was directed by Greta Gerwig and written by Gerwig with Noah Baumbach. Appearing initially as a children’s movie, Barbie begins its story by making reference to Stanley Kubrick‘s (considered one of the greatest directors of all time) 2001: A Space Odyssey, in the opening sequence. Thus, it announces to us from the beginning that it is not an ordinary box office production. In the movie, we start an ontological and semantic journey with Barbie, who embarks on a journey of self-discovery after an existential nervous breakdown. Austrian neurologist and psychiatrist Victor E. Frankl, founder of the “Third Viennese School of Psychotherapy” and Logotherapy, is one of the most important names in existential therapy. His book Man’s Search for Meaning, which he presented with his experiences in a concentration camp during World War II and which he conveyed to large masses in the context of his own psychiatric teaching, made him one of the most important names in psychology after Sigmund Freud and Alfred Adler. Frankl; “Man’s search for meaning is not a ‘second rationalization’ of instinctive impulses, but the main motivation of his life,” he states, stating that this meaning is individual and special. In Barbie’s journey of existence, we see that Frankl’s recounted search for unique meaning is a factor and provides the basic motivation for her life.

 

BARBIELAND AND HYPERREALITY

Barbie character; She realizes that the life she lives in Barbieland is a pink curtain drawn before her eyes and that the real world is not actually rosy as it is known. Here, within the framework of the Plastic Dream World and Barbieland in the reality TV set concept; We see references to the movies The Matrix, The Truman Show, and The Wizard of Oz. This brings us to the world of Hyperreality. The works of the French philosopher and sociologist Jean Baudrillard, one of the greatest thinkers of the twentieth century, are mostly associated with postmodernism and post-structuralism, and “Simulation Theory” is undoubtedly one of the most important theoretical studies in the scientific field. In his Simulacra and Simulation book, he developed a theory of contemporary culture based on replacing economic notions of cultural production with notions of cultural expenditure. Baudrillard; “The derivation of a reality devoid of an origin or a reality through models is called hyperreal, that is, simulation.” he explains of the words phenomenon of simulation. Thus, we see that the Barbieland universe is actually a hyperreality universe that imitates reality. Presenting a story adorned with feminist narrative elements, the Barbie movie essentially tells us; brings to the screen the contradictions and difficulties of being a woman in a patriarchal order with a sophisticated language that focuses on women’s solidarity.

 

TOPIC OF THE FILM

Living in Barbieland means being a perfect being in a perfect place. Experiencing a crisis that causes her to question her world and existence, Barbie sets out on a quest to find a world she can adapt to. Moving away from the perfect female image of the Fantastic Barbieland, Barbie steps into the real world with a dream of finding a place where she can fit in.

Stars; Margot Robbie, Ryan Gosling, Issa Rae, Kate McKinnon, Alexandra Shipp, Emma Mackey, Hari Nef, Sharon Rooney, Ana Cruz Kayne, Ritu Arya, Dua Lipa, Nicola Coughlan, Emerald Fennell, Simu Liu, Kingsley Ben-Adir, Ncuti Gatwa, Scott Evans, John Cena Helen Mirren (voice) and Will Ferrell.

 

FASCINATING BARBIELAND

It is shown with subliminal messages that the realm of Barbieland in the movie, the toy universe, which is a scaled-down replica of human objects, is actually a reflection of adult functions and a copy of the adult world. French philosopher Roland Barthes, one of the founders of European semiotics (semiology) and master of twentieth-century thought and writing, examines the tendency of contemporary social value systems to create modern myths in his book Mythologies, and also looks at the semiology of the myth-making process and updates Ferdinand de Saussure‘s system of sign analysis by adding a second level where signs are elevated to the level of myth. In his essay on toys, Barthes “This is meant to prepare the little girl for the causality of house-keeping, to ‘condition’ her to her future role as a mother” saying, It states that the child is prepared and conditioned to adopt all of these before he has time to think.

 

BARBIE AND THE PROUST PHENOMENA

Another detail is when Barbie, who escaped to the real world, is trying to be put back in her box by Mattel executives. While trying to get into the box, the character Barbie experiences a Proustian flashback, activated by the scent of the box, triggering her emotional memory. Then the Mattel CEO character makes a joke about how badly “Proust Barbie” sold. Marcel Proust, one of the greatest novelists of the twentieth century, known as the iron chickpea of ​​the literary world, is considered a turning point in modern literature with his work In Search of Lost Time, which consists of approximately one million two hundred and fifty thousand words and 3,000 pages. This recollection of Proust’s intense concentration in the past, when he lived with madeleine and tea in the first volume of his book, is called the “Proust Phenomenon” by neuroscience researchers.

 

BARBIE

Accompanied by the character of Barbie, who stepped into the adult world in the movie; we are embarking on an important artistic journey with references to cult films in the history of cinema, from The Godfather to Top Gun, Grease and even The Snydercut of Justice League. However, the character of Barbie; When she steps into the real world to understand why she suddenly begins to have thoughts of death, she discovers that a mother named Gloria shares her thoughts. Sasha, the daughter of Gloria, learned this situation; “You too like shining?” ” she asks. This question is actually a reference. It refers to the ability to make telepathic connections in Stephen King’s classic story The Shining, who is known as the king of horror literature.

Adventure and comedy genre Barbie is a fantastic live-action film that draws attention for its artistic as well as fun.

EFE TEKSOY

 

REFERENCES AND SOURCES

BAURDILLARD. JEAN, Simulacra and Simulation (Simülakrlar ve Simülasyon), Oğuz Adanır,translate, Ankara: Doğu Batı Yayınları press, 2014

FRANKL. VICTOR E., Man’s Search for Meaning (İnsanın Anlam Arayışı), çev. Özge Yılmaz, translate, İstanbul: Okuyan Us Yayınevi press, 2023

BARTHES. ROLAND, Mythologies (Çağdaş Söylenler), Tahsin Yücel, translate, İstanbul: Metis Yayınları press, 2014

GRETA GERWIG’TEN FEMİNİST BİR MODA MASALI “BARBIE”

 


 

MODA İKONU BARBIE

Kaliforniya merkezli oyuncak şirketi Mattel‘in Barbie moda bebeklerine dayanan ilk canlı-aksiyon uyarlaması BarbieGreta Gerwig tarafından yönetildi ve Gerwig ile Noah Baumbach tarafından yazıldı. Başta çocuk filmi olarak görünen Barbie filmi, açılış sekansında tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden birisi olarak kabul edilen Stanley Kubrick’in 2001: Bir Uzay Macerası (2001: A Space Odyssey) filmine gönderme yaparak hikayeye başlıyor. Böylece bizlere sıradan bir gişe yapımı olmadığını daha baştan ilan ediyor. Filmde, varoluşsal bir sinir krizinin ardından kendini keşfetme yolculuğuna çıkan Barbie’yle birlikte ontolojik ve anlamsal bir yolculuğa başlıyoruz.

VAROLUŞÇU TERAPİ

“Üçüncü Viyana Psikoterapi Okulu” ve Logoterapi’nin kurucusu olan Avusturyalı nörolog ve psikiyatr Victor E. Frankl, varoluşçu terapinin en önemli isimlerindendir. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde sunduğu, kendi psikiyatrik öğretisi bağlamında geniş kitlelere aktardığı ‘’İnsanın Anlam Arayışı’’ adlı kitabı, Sigmund Freud ve Alfred Adler’den sonra psikolojinin en önemli isimlerinden birisi olmasını sağlamıştır. Frankl“İnsanın anlam arayışı içgüdüsel itkilerin bir ‘ikinci ussallaştırılması’ değil, hayatının temel motivasyonudur.” diyerek bu anlamın bireye özgü ve özel olduğunu belirtir. Barbie’nin varoluş yolculuğunda da Frankl’ın bahsettiği kendine özgü anlam arayışının etken olduğunu ve yaşamı için gereken temel motivasyonu sağladığını görüyoruz.

 

BARBIELAND VE HİPERGERÇEKLİK EVRENİ

Barbie karakteri; Barbieland’de yaşadığı hayatın, gözlerinin önüne çekilmiş pembe bir perde olduğunu ve gerçek dünyanın aslında bilinenin aksine tozpembe olmadığının farkına varıyor. Burada Plastik Rüya Dünyası ve Realite TV seti konseptindeki Barbieland çerçevesinde; The MatrixThe Truman Show ve Oz Büyücüsü filmlerine yapılan referansları görüyoruz. Bu da bizleri Hipergerçeklik dünyasına taşıyor. Yirminci yüzyılın en büyük düşünürlerinden Fransız filozof ve sosyolog Jean Baudrillard’ın çalışmaları, çoğunlukla postmodernizm ve post-yapısalcılık ile ilişkilendirilmiştir ve “Simülasyon Kuramı”da, kuşkusuz bilimsel alanda ortaya atılmış en önemli kuramsal çalışmalardan birisidir. ‘’Simülakrlar ve Simülasyon’’ adlı eserinde, kültürel üretimin ekonomik nosyonlarını kültürel harcama nosyonlarıyla değiştirmeye dayanan bir çağdaş kültür teorisi geliştirmiştir. Baudrillard“Bir köken ya da bir gerçeklikten yoksun gerçeğin modeller aracılığıyla türetilmesine hipergerçek yani; simülasyon denilmektedir.” diyerek Simülasyon olgusunu açıklar. Barbieland evreninin de aslında gerçekliği taklit eden bir hipergerçeklik evreni olduğu görülmektedir. Feminist anlatı öğeleriyle bezeli bir hikaye sunan Barbie filmi özünde bizlere; ataerkil düzen içerisinde kadın olmanın getirdiği çelişkileri ve zorlukları,  kadın dayanışmasını merkezine alan sofistike bir dille ekrana getiriyor.

 

FİLMİN KONUSU

Barbie Diyarı‘nda yaşamak demek, mükemmel bir yerde mükemmel bir varlık olmak demektir. Dünyasını ve varlığını sorgulamasına neden olan bir kriz yaşayan Barbie, uyum sağlayabileceği bir dünya bulma umuduyla arayışa çıkar. Fantastik Barbie Diyarı’nın kusursuz kadın imajından uzaklaşan Barbie, uyum sağlayabileceği bir yer bulma hayaliyle gerçek dünyaya adım atar.

Oyuncu kadrosunda; Margot Robbie, Ryan Gosling, Issa Rae, Kate McKinnon, Alexandra Shipp, Emma Mackey, Hari Nef, Sharon Rooney, Ana Cruz Kayne, Ritu Arya, Dua Lipa, Nicola Coughlan, Emerald Fennell, Simu Liu, Kingsley Ben-Adir, Ncuti Gatwa, Scott Evans, John Cena Helen Mirren (ses) ve Will Ferrell yer alıyor.

 

BÜYÜLEYİCİ BARBIE DİYARI

Filmdeki Barbieland diyarının, insan nesnelerinin küçültülmüş kopyaları olan oyuncak evreninin, aslında yetişkin işlevlerinin canlandırması adeta ergin dünyasının bir kopyası olduğu subliminal mesajlarla gösteriliyor. Avrupa göstergebiliminin (semiyotik) kurucularından ve yirminci yüzyılın düşünce ve yazı ustası Fransız filozof Roland Barthes, Çağdaş Söylenler (Mythologies) adlı kitabında çağdaş sosyal değer sistemlerinin modern mitler yaratma eğilimini inceler ve ayrıca mit yaratma sürecinin semiyolojisine de bakar ve Ferdinand de Saussure’ün gösterge analizi sistemini, göstergelerin mit düzeyine yükseltildiği ikinci bir düzey ekleyerek günceller. Oyuncaklar üzerine denemesinde Barthes, “Küçük kız aile nedenselliğine hazırlanmak, gelecekteki ‘anne rolüne’ koşullandırılmak istenir.” diyerek, çocuğun düşünmesine zaman kalmadan bunların tümünü benimsemeye hazırlandığını ve buna koşullandırıldığını belirtir.

 

BARBIE VE PROUST FENOMENİ

Bir başka detay ise, gerçek dünyaya kaçan Barbie’nin, Mattel yöneticileri tarafından kutusuna geri konulmaya çalışırken gerçekleşiyor. Kutuya girmeye çalışırken Barbie karakteri, kutunun kokusu yüzünden duygusal hafızası tetiklenerek Proustvari bir geri dönüş yaşar. Ardından Mattel CEO karakteri, “Proust Barbie”nin ne kadar kötü satıldığına dair bir şaka yapar. Edebiyat dünyasının demir leblebisi olarak anılan Yirminci yüzyılın en büyük roman yazarlarından Marcel Proust, yaklaşık bir milyon iki yüz elli bin sözcük ve 3.000 sayfadan oluşan Kayıp Zamanın İzinde adlı eseriyle modern edebiyatın dönüm noktası sayılır. Proust’un kitabının ilk cildindeki madlen çayla yaşadığı geçmiş zamandaki yoğun konsantrasyonla gerçekleşen bu anıya geri dönüş, nörobilim ve sinirbilim araştırmacıları tarafından “Proust Fenomeni” olarak adlandırılır.

 

BARBIE

Filmde yetişkinler dünyasına adım atan Barbie ile beraber; The Godfather filminden, Top GunGrease ve hatta The Snydercut of Justice League’e kadar sinema tarihinin kült filmlerine göndermeler yapılan önemli sanatsal bir yolculuğa çıkıyoruz. Bununla birlikte Barbie karakteri; neden aniden ölüm düşüncelerine kapılmaya başladığını anlamak için gerçek dünyaya adım attığında, Gloria adlı bir annenin kendisiyle aynı düşünceleri paylaştığını keşfeder. Bu durumu öğrenen Gloria’nın kızı Sasha“Parlıyor mu?” diye sorarak, korku edebiyatının Kralı olarak anılan Stephen King‘in klasik hikayesi The Shining‘deki telepatik bağlantı kurma yeteneğine gönderme yapar.

Macera ve komedi türündeki Barbie, eğlenceli olduğu kadar sanatsal yönüyle de dikkat çeken fantastik bir canlı-aksiyon filmi.

İyi Seyirler Dilerim

EFE TEKSOY


Kaynakça

BAUDRILLAR. JEAN Jean Baudrillard, Simülakrlar ve Simülasyon, çev. Oğuz Adanır, Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2014

FRANKL. VIKTOR E, İnsanın Anlam Arayışı, çev. Özge Yılmaz, İstanbul: Okuyan Us Yayınevi, 2023

BARTHES. ROLAND, Çağdaş Söylenler, çev. Tahsin Yücel, İstanbul: Metis Yayınları, 2014