KAOSTAN BİLİNÇALTINA
TEHLİKELİ BİR YOLCULUK
Akademi Ödülü adayı çığır açıcı yönetmen Darren
Aronofsky'nin imzasını taşıyan Caught Stealing, Charlie Huston'ın aynı adlı romanından uyarlandı. 1990'ların New
York’un karanlık sokaklarında geçen nefes kesici bir hayatta kalma mücadelesini
konu alıyor, kendini bir anda suç dünyasının ortasında bulan eski bir beyzbol
oyuncusu olan Hank Thompson'ın
hikayesini beyazperdeye taşıyor.
SUÇ MACERASI
Filmin temelinde daha çok "eğlenceye odaklı" ve “yüksek
tempolu bir suç gerilimi” olması ayrıca yeraltı dünyasına mizahi ve kaotik
bir bakış açısıyla yaklaşması, aslında Aronofsky Sineması’nın varoluşsal ve felsefi sinemasından
tamamen koptuğu anlamına gelmiyor. İlk etapta Guy Ritchie'nin öncüsü
olduğu polisiye kurgunun bir alt türü olan Suç macerası (crime caper) tarzı
akıllara geliyor. Fakat filme adapte oldukça ve maceranın içerisinde
sürüklendikçe, aslında Aronofsky yarattığı
eserinin bundan çok daha derin ve katmanlı olduğu anlaşılıyor.
Hikayenin sürekli yeni dönemeçlerle dolu olması ve hiç düşmeyen temposu
bunun en büyük kanıtı. Bu filmde
de yine klasik Aronofsky sinemasının dahice serpiştirilmiş tüm simgelerini,
imgelerini ve olgularını detaylı ve çarpıcı imgeler üzerinden görüyoruz.
Yönetmenin imzası olan ve sinemasının
merkezinde yer alan; kaos, takıntı ve insan doğasının karanlık
yönleri gibi önemli temalar, bu suç geriliminin içinde de yine kendine bir
yer buluyor.
NEWYORK’UN KARAMSAR DÜNYASI
Aronofsky filmleri genelde, karakterlerin iç dünyasındaki karmaşayı ve saplantıları görsel olarak
dışa vuran, son derece yoğun ve rahatsız edici deneyimlerdir ve ana temaları
karakterlerin yıkıcı bir saplantı peşinde koşmasıdır. Caught Stealing, yönetmenin daha önceki önemli filmi ve hatta sinema
tarihinin de önemli bir başyapıtı sayılan Requiem for
a Dream gibi New York'un cesur ve karamsar dünyasına geri
dönüşü olarak nitelendirilebilir.
Filmin güçlü oyuncu kadrosunda; Austin Butler, Zoë
Kravitz, Matt Smith, Regina King, Liev Schreiber, Vincent D'Onofrio, Griffin
Dunne, Bad Bunny ve Carol
Kane gibi yıldız isimler yer alıyor.
NARNIA’YA
HOŞ GELDİN
Günümüzün çığır açıcı sinemacılarından Darren Aronofsky'nin
filmleri, karakterlerin zihinlerinin derinliklerine inerek, gerçeğin ve
halüsinasyonun sınırlarını belirsizleştirerek gerçekliğin bulanıklaşmasını
sağlar. Aronofsky'nin "Caught
Stealing" filmindeki dahiliği, en
sıradan mekânları bile felsefi birer arenaya dönüştürmesinden geliyor.
BASTIRILMIŞ SIRLAR
Depoda Gizlenen
Gerçek: Bir Pandora'nın Kutusu
Filmin dönüm noktası, Hank ve Russ karakterlerinin
kiralık bir depoya, bir self-storage ünitesine girdiği an yaşanır.
Russ'ın kapıyı açarken fısıldadığı "Narnia'ya hoş geldin"
repliği, bu basit deponun aslında bir geçit olduğunu anında vurgular. Burası,
sadece çalıntı paraların saklandığı bir mahzen değil, aynı zamanda
karakterlerin bastırılmış sırlarının ve bilinçaltının da bir
yansımasıdır. İçerideki Punk-Rock
tarzı ceketlerin arasından geçmek, bir labirentte yol almak gibidir; Hank, her
adımıyla kendi varlığının en karanlık ve ahlaki açıdan en tehlikeli köşelerine
yaklaştığını hisseder. Bu sahne, adeta modern bir Pandora'nın Kutusu
anıdır.
İSTENÇ
İçinde
saklanan para ise, Fransız filozof Georges
Bataille'ın felsefi başyapıtı "Lanetli Pay" (La Part maudite)
eserinde kullandığı deyimiyle, sadece bir maddi değer değil, aynı zamanda
Hank'in hayatını sonsuza dek değiştirecek lanetli bir enerjidir. Ayrıca
bu depo, Jung'un derinlik psikolojisindeki bilinçaltı arketipini
anımsatırken, filmdeki para meselesi de Arthur Schopenhauer'ın 'İstenç'
(Wille) felsefesiyle ve Friedrich Nietzsche'nin 'Güç İstenci' (Wille zur
Macht) kavramıyla yankılanıyor. Para, Hank için sadece maddi bir değer
değil; aynı zamanda varoluşunun temelini sarsan, kontrol edemediği yıkıcı bir
arzuya ve hayatta kalma mücadelesinin bir aracı olan kör bir istence dönüşüyor.
ARONOFSKY’NİN
İMZASI: SUÇ EVRENİNDE VARLIK ARAYIŞI
Darren Aronofsky’nin filmleri genellikle karakterlerinin yıkıcı
takıntılarının ve içsel kaosun görsel bir dışavurumu olarak kabul edilir,
sinemasını diğerlerinden ayıran kısım ise karakterlerinin zihinsel ve ruhsal
çöküşlerini sadece bir hikaye unsuru olarak kullanmamasıdır. Caught Stealing'de de bu imza
net bir şekilde görülüyor. Bu yapım, yüzeyde bir suç macerası gibi görünse de,
özünde bir varoluşsal arayışın hikayesini anlatıyor ve sadece bir suç
macerası olmadığını, aynı zamanda izleyiciye yönetmenin sinemasının
merkezindeki o bildik saplantı ve yıkım kavramlarını nasıl taşıdığını keşfe
çıkaran bir deneyim sunuyor.
KAOTİK
BİR LABİRENT OLARAK NEW YORK
Aronofsky,
Hank Thompson'ın çalıntı para peşindeki kaotik koşuşturmasını, adeta insanın
kendi içsel labirentinde kayboluşunun görsel bir dışavurumu haline getiriyor.
Usta yönetmen, bu içsel kaosu yansıtmak için sinematografik araçlarını
ustalıkla kullanıyor. New York'un puslu ve klostrofobik sokakları,
Hank'in ruhsal durumunun bir yansıması gibi işliyor. Kamera, karakterin omuz
hizasında, hızla hareket ederek izleyiciyi onunla birlikte bir panik ve
paranoya döngüsüne sokuyor. Bu görsel dil, tıpkı Pi'deki matematiksel
takıntı ya da Siyah Kuğu'daki mükemmeliyet saplantısı gibi, ana
karakterin iç dünyasındaki yıkıcı enerjiyi perdeye taşıyor.
Filmin en
önemli kırılma noktası (Plot Point) ise, paranın bu filmde sadece maddi
bir meta ya da hedef değil, aynı zamanda Jung'un kolektif bilinçaltından
fışkıran bir arketip gibi, Hank'in en derin korkularını ve arzularını
sembolize eden bir araç olmasıdır. Aronofsky, bu suç evreninde, bir avuç
paranın peşinde koşan bir adamın değil, kendi varlığının anlamını, kaderini ve
yıkıcı İstenç'ini sorgulayan bir insanın dramını gözler önüne seriyor.
Film, izleyiciye gerçeklik algısını sorgulatırken, bir yandan da kendi
ontolojik takıntıları ve korkularıyla yüzleşmeye zorluyor.
İyi seyirler dilerim
EFE
TEKSOY
KAYNAKÇA
·
Bataille,
G. (2017). Lanetli Pay (La Part maudite). (I. Ergüden, Çev.).
Ayrıntı Yayınları.
·
Jung,
C. G. (2016). Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme. (İ. H. Yılmaz,
Çev.). Pinhan Yayıncılık.
·
Jung,
C. G. (2003). Dört Arketip. (Z. A. Yılmazer, Çev.). Metis Yayınları.
·
Jung,
C. G. (2016). İnsan ve Sembolleri. (H. M. İlgün, Çev.). Kabalcı
Yayınevi.
·
Nietzsche,
F. (2010). Güç İstenci (Der Wille zur Macht). (N. Epçeli, Çev.).
Say Yayınları.
·
Schopenhauer,
A. (2020). İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya (Die Welt als Wille und
Vorstellung). (A. O. Aktaş, Çev.). Doğu Batı Yayınları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder