NOSTALJİK BİR RÜYA KUŞAĞI
İngiliz yönetmen Edgar Wright’ın psikolojik-gerilim ve
korku türündeki filmi Last Nigh in
Soho, izleyiciye halüsinatif ve düşsel bir evrenin kapılarını
aralatan mistik bir yapım. Grotesk
Gerçekçiliğin korku motifleriyle bezeli bir film olan Dün Gece Soho’da, seyirciyi ana
karakteri aracılığıyla kırsaldan kozmopolit bir şehre taşıyor ve parlak
ışıkların çevrelediği 1960’ların nostaljik Londra sokaklarında zamanda
yolculuğa çıkartıyor. Geçmişin rüyalarına dair yapılan bu karanlık serüven,
modern sinemanın neo-noir ve postmodernize türleri arasında
gidip geliyor. Ayrıca oradan oraya savrulan karakter üzerinden, postmodern
felsefenin önde gelen filozofları Gilles
Deleuze ve Félix Guattari‘nin “Yersiz-Yurtsuzlaşma” kavramının
da bu anlamda öne çıktığını görüyoruz. Ek olarak; Fransız etnolog ve
antropolog Marc Auge’un,
üst modernitenin mekanları olarak adlandırdığı “Yok-Yer” kavramı,
tanımı itibariyle kimliksel, ilişkisel ve tarihi olmayan mekanları betimler.
Filmde geçmiş zamana yolculuk yaparak mekânsal anlam yitimi yaşayan karakterin,
Marc Auge’un ütopyanın zıttı olarak bahsettiği olgusu üzerinden mekânsal bir
metalaşmayla karşılaştığı görülüyor. Altmışların ışıltılı ve gösterişli eğlence
dünyasına adım attığımız karanlık yapım; sinematografik bakımdan renk paletinin
yoğun bir şekilde kullanıldığı güzel kadrajlarla bezenmiş benzersiz bir kaotik
atmosfer yansıtmasının yanı sıra, bizleri Oscar
Ödüllü besteci Steven
Price tarafından ustaca bestelenmiş dönem müziklerinin eşlik
ettiği kabus dolu bir dünyaya götürüyor. Yönetmen Edgar Wright, yarattığı sıra dışı
kahramanında nostaljinin pembe camlı gözlüklerinden kaçınarak ortama bir
ihtiyat getirmiş ve neon ışıkları altında platin sarısı saçlarıyla Brigitte Bardot’yu temel alarak
parlak ışıklı bir kabus evreni yaratmış.
FİLMİN KONUSU
Genç kız Eloise, hevesli bir moda öğrencisi olarak geleceğine başlamak üzere köyden büyük şehre, Londra’ya gelir. Eski çağa takıntılı bir özlem duyan Eloise, 60’ların İngiltere’sini tüm görkemiyle yaşamayı umutsuzca istemektedir. Kiralık bir oda bulduğu Bayan Collins’in üst katında, gece gördüğü rüyalar onu hayalini kurduğu nostaljik Londra sokaklarına götürür ve orada idolü olan büyüleyici şarkıcıyla karşılaşır. Ancak gördüğü bu vizyonlar karanlık sonuçların doğmasına neden olacaktır.
Filmin oyuncuları arasında; Thomasin McKenzie, Anya Taylor-Joy, Matt Smith, Terence Stamp, Diana Rigg, Rita Tushingham, Michael Ajao ve Synnøve Karlsen yer alıyor.
JAMES BOND’A SAYGI DURUŞU
Bir James Bond filmi yönetmeyi çok istediğini sık sık dile getiren yönetmen Edgar Wright, Hot Fuzz (2007) ve The World’s End (2013) filmlerindeki James Bond serisine dair geleneği sürdürüyor ve bu yapımda da pek çok gönderme bulunuyor. Şöyle ki; Eloise’in 1965 yılına gittiği zaman diliminde, Sean Connery’nin başrolünü üstlendiği Yıldırım Harkeatı/Thunderball (1965) filminin afişi görülüyor. Ayrıca Jack karakteri barmene James karakteri için Vesper kokteyli hazırlamasını söyler. Bu içecek Ian Fleming’in 1953 tarihli romanı Casino Royale’de ilk olarak adlandırıldı ve James Bond karakteriyle özdeşleşti. Bayan Collins karakterine hayat veren İngiliz aktris Diana Rigg, 1969 yapımı 007 James Bond Kraliçenin Hizmetinde (On HerMajesty’s Secret Service) filminde Tracy adlı Bond kızını oynamıştı. Filmde Barmaid Sage karakterini oynayan İngiliz oyuncu Margaret Nolan ise, 1964 tarihli Altınparmak (Goldfinger) filmindeki Dink karakterini canlandırmıştı. Son olarak filmdeki Cadılar Bayramı sekansında bir karakterin, Yaşamak İçin Öldür/Live and Let Die (1973) filmindeki Baron Samedi ve Spectre (2015) filminde de bir benzerine rastladığımız Daniel Craig‘in Ölüler Günü (Dia De Muertos) kostümünden giydiğini görüyoruz.
PARLAK IŞIKLARIN İÇERİSİNDE RENKLİ BİR GERİLİM
Film ismini 1960’larda aktif olan Dave Dee,
Dozy, Beaky, Mick & Tich adlı İngiliz Beat müzik
grubunun 1968’de yayınlanan “Last Night
In Soho” adlı şarkısından alıyor. Sandie karakterinin
hikâyesi ilerledikçe karakterin de fiziksel olarak değişmeye başladığını
görüyoruz. Sandie’nin eskisine göre daha ağır makyaj yaptığını ve yüzündeki
renkler daha solgun göründüğü fark ediliyor. Ayrıca kıyafetleri giderek koyu
tonlara dönüyor ve ışıltıyla başlayan zarafeti yıpranarak erkekleri baştan
çıkarmak için daha dekolte bir giyim tarzına bürünerek, neon parlaklığından
karanlık tonlara dönüşen şehrin yozlaşmış kısmını yansıtıyor. Baş döndürücü Sürreal ayna efektlerinden oluşan kaotik düş
dünyası ve sihirli bir portaldan geçmişçesine izleyiciyi büyüleyen (kareografisi
özenle hazırlanmış) dans sahneleriyle ‘Dün Gece
Soho’da filmi, gizem ve gerilim türü severlerin kaçırmaması
gereken mistik bir yapım.
İyi Seyirler Dilerim
EFE TEKSOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder